Reklam Aşktır!

Reklam Aşktır!

Onur Yanık

Tanımlamanın sınırlarına sığmayan, herkeste farklı anlamlar ve duygular uyandıran, özgür sözcükler vardır. Sözlükler böyle kelimeleri tanımlamakta yetersiz kalırlar. Sayfalarda, “Güçlü sevgi ve bağlılık duygusu” olarak tanımlanan “Aşk” sözcüğü, bu asi kelimelerin belki de en özelidir. Sizce “Güçlü sevgi ve bağlılık duygusu”, “Aşk”ı tanımlamakta yeterli midir ?

Farklı şekilleri vardır “Aşk”ın. Bilim aşkı, anne aşkı, çocuk aşkı, Tanrı aşkı gibi… Ancak nerede olursa olsun, aşkın olduğu yerde heyecan, tutku ve diğer güçlü duygular vardır. Aşk belki biraz da aşırılıktır.

Aşkın en değerli olduğu yer, şüphesiz kalplere seslenen insan ilişkileridir. Kalpler belki de aşkın, sınırsızlığın sınırlarını da zorladığı yerlerdir.

Yaşanan tüm aşklar ve ilişkiler, gökyüzüne benzer. Güneşin ne zaman açacağı, ya da yağmurun ne zaman yağacağı belli değildir. En şiddetli yağmurlardan sonra, birden güneş her yeri kaplayabilir. Ya da bazen, kusursuzca parlayan güneş, az sonra gelecek fırtınanın habercisi olabilir.

Okumaya devam et

Yeni Pazarlama Karmasında Dağıtım

Yeni Pazarlama Karmasında Dağıtım

Zeki Yüksekbilgili

İnternet yayılıyor ve gittikçe daha açık, global bir dünyayı önümüze seriyor. İnternetin yaygınlaşması, beraberinde birçok da değişikliği beraberinde getiriyor. Bu değişiklikler içerisinde en etkili olanlarından biri de, internetin pazarlamaya yaptıkları.

Bir müşteri, artık internet sayesinde herhangi bir ürünün fiyatını rahatlıkla internetten bulabiliyor. Bu da, özellikle çevrimdışı çalışan işletmeleri gerçekten korkutuyor, yapması gereken tek şey, ürünün adını basitçe arama motorlarından birine yazmak, karşısına çıkan sonuçlara göre ürünün fiyatını öğrenmek. Böylece çevrimdışı satıcının mağaza yatırımları, reklam harcamaları, lojistik için kurduğu altyapı, hatta belki de o ürünü daha ucuza satmak için kurban ettiği kar bir anda çöp oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi, arama motorlarının dışında, ürünün çeşitli çevrimiçi dükkanlardaki fiyatlarını müşteriye saniyeler içerisinde karşılaştıran portalların sayısı da her geçen gün artıyor.

Ayağa hizmet Okumaya devam et

Başarılı Satış Görüşmesi

Başarılı Satış Görüşmesi

Ahmet Edim

Satışın en kritik zamanı, satış temsilcisi ve müşterinin karşı karşıya geldiği ilk tanışma ânıdır. Bu karşılaşmaya ‘satışın kalbi’ denilir. Alıcılara talepleri, istekleri ve arzu ettikleri kapsama yakın bir değer sunulmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde çoğu zaman satış gerçekleşmeden görüşme sona erer.

Satış görüşmelerinden (toplantı, ziyaret vb.) sonuç alarak ayrılmak için, karar verme yetkisine sahip kişilerle bir araya gelinmeli ve önemli kararların bu esnada alınması gerekir. Milyon dolarlık bir satın alma kararını bir temsilcinin vermesi doğal olarak beklenemez ama şirketlerin üst yönetimlerine ulaşmak çoğu zaman imkânsızdır.

Tepe yöneticileri ya gerçekten işlerinin yoğunluğu nedeniyle ya da ‘Satıcı firma ne önerecek bir bakalım’ diye düşünerek toplantıya katılmak istemeyebilir ve astlarından birini ilk görüşmeye gönderebilir. Şayet alıcı firmanın üst yönetiminin mutlaka katılmasını istiyorsanız, daveti sizin yapmanız daha uygun olacaktır. Böylece hem satış sürecinin kısaltılması hem de sonuçlara daha hızlı ulaşılması sağlanacaktır. Okumaya devam et

Lateral Pazarlama!

Lateral Pazarlama!

Onur Yanık

“Philip”, Hristiyan toplumlarında en sık kullanılan erkek isimlerinden biri. Avrupa tarihi incelendiğinde, yaşadıkları döneme damgasını vuran Philip isminde beş Makedon, altı Fransız ve beş İspanyol kralın yaşadığı görülüyor.

Günümüzde de Amerika ya da Avrupa’da, yeni doğan erkek çocuğu için bu ismi tercih etmiş, onbinlerce aile bulunuyor. Ancak yeni Philip’lerin hiç biri kral olma şansına sahip değil. Elbette biri hariç…

Bugüne kadar devrim yaratan pek çok kitaba, sektörü derinden etkilemiş onlarca makaleye imza atmış, Northwestern Üniversitesi Profesörü Philip Kotler, tüm otoritelerce “Pazarlamanın Kralı” olarak nitelendiriliyor. Okumaya devam et

Reklam

Reklam

Aldoux Huxley

Türkçesi Ayseli Usluata

© 2006 Reklam Atölyesi & ilef.net

Yazın türlerinin incelikleri beni sürekli ilgilendirmiştir. Bu dış kabulka, edebiyatta biçimleme, uğraşma, korkarım, temelde tinsel güçsüzlüğün bir belirtisidir. Edebiyatla uğraşan bir kimse ticaretin kurnazca oyunlarını anlayabilir, ancak bu bir hokkabazlık sorunu olmaktan çıkıp da bir tansık sorununa dönüştüğünde, bu kimse etkisiz kalır, bir işe yaramaz. Yine de, hokkabazlığın izlenmesi de uygulanması da eğlendiricidir; sanatın mekanizması ile ilgilenme de, sanırım, bundan daha haklı bir neden gerektirmez. Okumaya devam et

Olumlu Düşünmek

Olumlu Düşünmek

Ahmet Edim

Profesyonel satışcı pozitif düşünceye sahip olmalı, enerjisini ekibine, müşterilerine ve üstlerine yansıtmalıdır. Satış sürecinde olumlu düşünce kavramı, toplantı ve müşteri ziyaretlerinde büyük yararlar sağlamaktadır. Örneğin, dağıtım kanallarına yönelik yapılan bayi toplantıları satış teşkilatının hedeflerinin anlatıldığı ve birlik ruhunun inşa edildiği yerlerdir.

Bu toplantılarda, bayilerden neler istendiği ve şirketin buna karşılık neler yaptığı, satışların gelecekte ulaşması muhtemel noktalar anlatılır. Burada satış yöneticisi toplantıyı başından sonuna kadar olumlu bir çerçevede yürütmelidir. Böylece bayilerin sorunlarına eğilmeli, çözümler getirilmeli ve toplantının sonunda herkeste başarıya odaklanma ve inanç oluşturulmalıdır. Okumaya devam et

Kişisel Markalaşma

Kişisel Markalaşma

Zeki Yüksekbilgili

“Her halükarda düşündüğünüze göre, büyük düşünün”

Donald Trump

Günümüzde şirketler ürün ve hizmetleriyle marka yaratmak, başarılı markalar haline gelmek için uğraşırken, bireyler de bireysel farkındalıklarını geliştirip, kişisel özelliklerini güçlendirerek kişisel marka olmak için çabalıyorlar.

Kişisel Markalaşmayı; aktif olarak kamuoyu algısını biçimlendirerek daha fazla istemciyi cezp etmek sanatı olarak açıklayabiliriz. Kamuoyunun kendiniz hakkındaki algısını kontrol etmeniz mümkün, yani kendiniz hakkında eşsiz bir marka yaratabilir ve bunu yayabilirsiniz…

Kişisel markalaşma, hem ünlüler için hem girişimciler hem de profesyoneller için kullanılmayı bekleyen bir fırsat, bu fırsatı değerlendirmek için Madonna gibi ünlü olmanız gerekmiyor, kendinizin eşsiz güçlü yönlerinizi ve farklılaştığınız yönleri ortaya çıkartarak, kişisel marka olmak mümkün.

Kişisel markalaşma, sizin kendinizi, başkalarından sizi tanımlamadan önce  tanımlamanızdır.

İstemcilerin sizinle ilgili algılarını rahatlıkla şekillendirebilirsiniz, bunun için güçlü yönlerinizi, değerlerinizi, hedeflerinizi ve kişiliğinizi anlaşılır bir şekilde ortaya koymak yeterlidir. Kendinizi ve arkasında durduğunuz şeyleri tanıştığınız herkese anlatın; istemcilerinize, müşterilerinize, arkadaşlarınıza, komşularınıza ve hatta yabancılara. Eğer bunu yeterince sık ve tutarlı şekle yaparsanız, “Kişisel Markanız” yani “Siz” oluşacaktır. Okumaya devam et

Markanız Kulaktan Kulağa Yayılıyor Mu?

Markanız Kulaktan Kulağa Yayılıyor Mu?

Güventürk Görgülü

Son zamanlarda pazarlama dünyasının en çok tartışılan konularından biri olan kulaktan kulağa pazarlama, Mart ayının başında MediaCat dergisi tarafından düzenlenen WOMM Konferansı’yla ilk kez Türkiye’de enine boyuna tartışılacak. Kulaktan kulağa pazarlama kavramı herhalde pek kimseye yabancı gelmiyordur, ama iş WOMM haline dönüşünce soru işaretleri de ortaya çıkmaya başlıyor. WOMM; Word -of -Mouth -Marketing kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma. Türkçeye “ağızdan ağıza”, hatta “dudaktan dudağa” gibi çevirileri yapılsa da bu kavramı güzel Türkçeyle “Kulaktan kulağa pazarlama” şeklinde çevirmek en doğrusu olacaktır. Bazı pazarlama uzmanları “ağızdan ağıza tüketicinin konuşma eylemini daha iyi anlatıyor” dese de “kulaktan kulağa” ifadesinin de biri konuşmadan diğeri dinleyemeyeceği için içinde eylem barındırdığını ve her dilin de kendine has bir mantığa sahip olduğunu unutmamak gerekiyor -ki zaten esas konumuz da bu değil…

WOMM Konferansı nedeniyle önümüzdeki günlerde sıkça duyacağınız ve okuyacağınız Kulaktan Kulağa Pazarlama’nın (KKP) ne olduğuna ana hatlarıyla bir bakalım. Bu kavram, tüketicilerin, yakınlarında bulunan ve güven duydukları başka tüketicilerin tavsiyeleriyle satın alma tercihlerini oluşturmaları anlamına geliyor. Yani öz olarak eskiden beri bildiğimiz “kulaktan kulağa reklam”dan pek bir farkı yok. Ancak “Kulaktan Kulağa Pazarlama” dediğinizde bir marka hakkında doğru etkiyi yaratacak bir söylentinin doğru zamanda, doğru kişilerle ve doğru yerde başlatılmasına dayanan bir pazarlama stratejisini anlıyoruz. Burada temel amaç, tüketicilerin, diğer tüketicilere sizin istediğiniz yönde bir tavsiyede bulunması ve tavsiyede bulunan kişi sayısının geometrik olarak artması. Bu amaca ulaşabilmek için psikolojik, sosyolojik bir çok analizin yapılması, modellerin geliştirilmesi gerekiyor ve kitle reklamcılığından umduğunu bulamayan şirketler tüketici üzerinde bire bir etki yaratması nedeniyle bu alana giderek daha fazla ilgili duyuyorlar. Okumaya devam et