Satış Sanatı

Satış Sanatı

Ahmet Edim

Satış sanatı, satışcıların, sahip oldukları ikna yeteneği, pozitif enerji ve bilgi birikimiyle müşterilere ürün/hizmetleri satmasıdır. İnsanların karşılıklı kazanmasına ve mutlu olmasına hizmet eder. Burada müşterilere karşı dürüst olmak, yalan söylememek ve kandırmamak temel prensiptir.

Satışı bir yaşam biçimi olarak benimsemiş profesyonellerin bu sanatı uygularken bu ilkelere uyması hem kendi başarıları hem de temsil ettikleri şirketlerin imajı açısından son derece önem taşır. Her meslek kolunda, yeteneklerini kötüye kullanan kişiler vardır. Satış alanında da böyle kişilere dünyanın her yerinde rastlamak mümkündür.

Örneğin İtalya’da, ihtişamlı mağazaların yer aldığı caddelerin hemen arka sokaklarında, tezgâhlarda turistlere ‘gerçek’ diye satılan (moda devlerinin taklidi) ürünler bulunur. Burada satışcılar müşteriyi ikna etmede son derece başarılıdır. Genellikle, ürünleri abartılı şekilde överek, gerçek olduğunu ispatlamaya çalışırlar. Okumaya devam et

Oturup Bir Düşünsek

Oturup Bir Düşünsek

Prof.Dr.İsmail Kaya

Bir seneyi daha devirdik. Bu günlerde mağaza ve dükkanlarda bir envanter telaşı yaşanır. Büyük marketlerde elemanlar seferber olur, ne var ne yok tek tek sayılır. Buna fiziksel envanter deniyor. Şimdilerde -teknolojinin gözünü seveyim- onbinlerce çeşitten elde, depoda ve hatta yolda ne kadar bulunduğu saniyesi saniyesine bir çırpıda öğrenilebiliyor.

Mal canın yongasıymış. Malın envanterini tutuyoruz da, canımızın, hayatımızın envanterini niye tutmuyoruz? Zaman zaman, “elde ne kaldı?” hesabını niye yapmıyoruz?

İşli olsun, işsiz olsun, aslında herkesin birden fazla işi var. Ama farkında değil. Hayata pazarlama gözlüğü ile bakınca, herkesin onlarca piyasada kazanmaya, kâr etmeye, yüzünü güldürmeye uğraştığı ayan beyan görülüyor.

En yakında “ev halkı pazarı” var. Bu pazarda büyükler, ortancalar, küçükler var. Herkes birbirine karşı kah alıcı kah satıcı durumunda. Saygı veriyor, sevgi alıyor. Sevgi veriyor, saygı alıyor. Gönlünü hoş ediyor, hediye veriyor. Daha neler neler… Okumaya devam et

Pazarı Anlayan Kazanır

Pazarı Anlayan Kazanır

Prof.Dr.İsmail Kaya

Tarih boyunca dünya siyaseti, pazarlar, pazar paylaşımları ve ticaret alanları üzerinde cereyan etti. İşletmecilerin yakından bildiği bu gerçeği, ülke yönetimine talip olanların da bilmesinde fayda var.

Medeniyetler su kenarlarında ticaretle gelişti. Kıtalar, keşifler, ürünler ve yenilikler yeni pazarlar ve pazarlarda yeni fırsat arayışları sonunda bulundu. Pazar savaşları gelecekte de tarihe damgasını vuracak.

Dünya, kimine çok büyük, kimine iğne ucu kadar küçük görünse de neticede bir pazaryeri. Dünya hayatı da bir ticaret zamanı. Doğumdan ölüme, ömürler hep almak-vermekle geçiyor. Hayat boyu alıyor, satıyoruz. Hepimiz bir şey alıyor, bir şey satıyoruz. Zamanında satmaz, vaktinde almaz isek; satılacakla alınacakları birbirine karıştırsak; verdiğimizden daha fazlasını alamazsak kaybediyoruz. Alıcı yokken satmaya, müşteriyi anlamadan etkilemeye kalkınca netice alamıyor, satamıyoruz. Hesabını bilmeyene, patavatsıza, densize, arsıza iyi gözle bakmıyoruz. Okumaya devam et

Tarihte Olduğu Gibi…

Tarihte Olduğu Gibi…

Prof.Dr.İsmail Kaya

Şirketlerin başarısı sadece iç işleriyle sınırlı değil. İç meseleler dış meselelerle etkileşiyor. Pazarlama, işletme ve ülke yönetiminde perdenin önü ile arkası farklı oluyor.

Vatandaşın, personelin, yöneticilerin bilgi, uzmanlık, tecrübe, birikim ve benzeri yetenekleri bir yere kadar işe yarıyor. Bunlar bazen büyük oyunlara kurban edilebiliyor.

Geçen hafta büyük bir perakendeci daha yabancılara satıldı. Yönetici ve çalışanlarından işlerini iyi yapmaları bekleniyordu. Yani, daha çok müşteri çekmeleri, çok çeşit bulundurmaları, tedarikçileri sıkıştırmaları, gelen müşteriye daha fazla harcatmak için görünür görünmez, şuur üstü ve altı, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik bir sürü teknik, taktik, numaralarla bütün hünerlerini kullanmaları bekleniyordu.

El hak, kullandılar da…

Peki, bu başarı getirdi mi? Başarı neydi? Müşterilerin tercihini kazanmak mıydı? Yoksa firmayı satıp nakit elde etmek miydi? Holding daha fazla kâr için kendi sadık müşterilerini feda etmiş görünüyor.

Pazarlamada, iş hayatında, iç ve dış siyasette, kitapların, geleneklerin, yerleşmiş uygulamaların çizdiği sınırlar içinde kalmak her zaman başarı getirmeyebiliyor.

Yaşadıkça görüyoruz ki, işler her zaman iyi yönetimle, tatlı dille, becerikli diplomasiyle, perdenin önünde görünen, kitapların yazdığı strateji ve oyunlarla, hele hele medyaya yansıyan biçimleriyle yürümüyor, yürütülmüyor. Okumaya devam et

Adwords Anahtar Kelime Seçimi – Google Volume 3

Adwords Anahtar Kelime Seçimi-Google Volume 3

Serbay Ayzit

Hesabımızı açtık, bütçe ayarımızı yaptık sıra geldi düzgün bir şekilde metin yazımına ve anahtar kelime seçilmesine.

Bu yazımda anahtar kelime seçimiyle ilgili bilgi vereceğim. Biliyoruz ki seçtiğimiz anahtar kelimeler, Google’da bir kişi o kelimeyi aradığında reklamımızın çıkmasına yarayacak bir yoldur. Ve seçiminde de mutlaka dikkatli davranmak gerekir. İstediğiniz kadar anahtar kelimeyi bir reklam grubunun içine yerleştirebilirsiniz, daha sonra değineceğiz fakat aynı reklam grubuna istediğiniz kadar reklam metini de yerleştirebiliriz. Bizim için önemli olan ise gereksiz trafik yaratacak kelimeleri seçmekten kaçınmak.

Yani işimizle alakalı olmamasına rağmen bu kelimede de reklamımız çıksın derseniz, hem kalite skorunuz düşer(Google’ın reklamlarınızın sıralandırılmasında çok önem verdiği kriterlerden birisi, yine değineceğim) hem de gereksiz tıklama alarak sayfanıza geldiğinde mutsuz olarak hemen geri dönen kişilerle karşılaşırsınız. Bu şekilde tık başına ödeme yaptığınız için bütçeniz de hemen bitecektir. Okumaya devam et

Adwords bütçe ayarlaması – Google Volume 2

Adwords bütçe ayarlaması-Google Volume 2

Serbay Ayzit

Adwords hesabımızı açtık belki de en çok akla gelen sorulardan bir tanesi de bütçemi nasıl ayarlayacağım, ne yapmam gerekir gibisinden sorular olur genelde.

Öncelikle ön ödemeli seçtiğimizi varsayalım ve bir miktar parayı kredi kartından google hesabımıza yatırdık. Sonrasında reklam metinimizi ve çıkmak istediğimiz anahar kelimeleri seçtik ve paramızda hesapta olduğundan reklamlar gösterilmeye hazır durumdadır. Bütçelendirme tamamen isteğimize bağlı ama benim önerim ilk etapta işimizle doğrudan alakalı anahtar kelimeleri seçerek bütçenin az bir kısmını günlük olarak belirlememiz. Daha sonra ki yazılarımda anahtar kelime seçimi ve diğer adwords bileşenlerine değineceğim ama şimdilik bütçe olayı için basit bir örnek verelim;

İşimiz internet üzerinden dvd film satmak olsun ve bunun için belli anahtar kelimeler seçelim, bir daha hatırlatayım seçtiğimiz anahtar kelimeler google’da arandığında sağ tarafta sponsor linkler bölümünde reklamımız görünecektir.

Okumaya devam et

Adwords hesabı açmak – Google Volume 1

Adwords hesabı açmak-Google Volume 1

Serbay Ayzit

Uzaktan bakınca belki de adwords hesabı açmak para yatırmak falan çok zor gelebilir ama aslında işlemler çok basit.

İlk yazımda kısaca buna değinmek istedim;

İlk önce bir gmail hesabı ediniyoruz, edinmesek bile adwords kayıt sayfasında edinebiliriz. http://adwords.google.com/select/Login bu adresten kayıt olarak işlemimize devam edelim. Mail adresimiz varda olabilir yeni de almış olabiliriz farketmez, google adwords den gmail hesabımızla giriş yaparız ve daha sonra adwords işlemlerini tamamlamak için devam ederiz.

Bizden text metin olarak yani reklamımızda hangi yazıların gözükmesini istediğimizi seçtirir, çıkmak istediğimiz anahtar kelimeleri seçtirir ve bunun gibi bazı bilgileri doldurduktan sonra(yönetmelikler oldukça açık olduğundan uzatmak istemedim) hesabımıza giriş yapabiliriz. İlk başta doldurduğunuz anahtar kelime ve reklam metni çok kafanızı kurcalamasın daha sonra istediğiniz kadar oynama yapabilirsiniz üzerinde.

Şimdi esas nokta ödeme noktası burda ne yapmalı acaba? Bazılarımız bu aşamada kredi kartından dolayı güvenmiyor bile olabilir ama google’ın bütün sayfaları ssl sertifikalı ve aynı zamanda google’ın böyle şeylere göz yummayacağı çok aşikar. Bu yüzden gönül rahatlığıyla 2 seçenekten birini seçeriz. Okumaya devam et

Niş pazarlama ve ilgili kavramlar üzerine

Niş pazarlama ve ilgili kavramlar üzerine

Marketing Turkiye

Güven Borça (Marka Danışmanı)

Niş pazarlama stratejilerini biz bir konumlandırma stratejisi olarak görüyoruz. Bu açıdan bakınca kavramlar netleşiyor, anlatmak kolaylaşıyor. İşte bizim sınıflandırmamıza göre konumlandırma stratejileri ve bunlar arasında niş stratejinin yeri.

1. Pazarı sahiplenme: Bir pazarda iletişime başlayan ilk marka, tüketicilerin en çok önem verdiği ürün özelliklerini (attribute) sahiplenmeye çalışır doğal olarak. Sen bu üründen bunu bekliyorsun, ben de sana onu veriyorum, al da hayrını gör. Örnek: Omo ve lekesiz temizlik.

2. Diğer özellikleri sahiplenme. Pazar lideri en tepeye çöreklenmiştir ve onu oradan indirmek altı okka GRP ister. Siz de onunla dalaşmak yerine gidip tüketicinin en çok önem verdiği ikinci, üçüncü özellikleri sahiplenirsiniz. Örnek: Alo-beyazötesi, ABC-Farkı fiyatı.

3. Kafa kafaya vuruşma. Pazar liderine kafa tutar, ondan iyi olduğunuzu iddia edersiniz. Bu bir savaş stratejisine benzetilebilir. Konvansiyonel savaşta iyi savunulan bir mevkinin savunanların üç-dört katı kuvvetle ele geçirilebileceği gerçeğinden yola çıkarak lideri tehdit eden markanın donanımlı olması ve kendine güvenmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Örnek: Ariel

4. Niş pazarlama: Pazardaki büyük kütleler büyük markalar tarafından sahiplenilmiştir. Yeldeğirmenleriyle savaşa girmek yerine kendinize küçük ama emniyetli bir alan bulur ve onu sahiplenirsiniz. Örnek: Perwoll yünlüler için özel deterjan veya siyah çamaşırlar için deterjan.

Okumaya devam et

Türkiye’de İş Meleği Ağlarının Pazarlanması ve İş Meleği Ağlarında Pazarlama

Türkiye’de İş Meleği Ağlarının Pazarlanması ve İş Meleği Ağlarında Pazarlama

Alişan Baltacı

1. İş Meleği Ağları

İş meleği ağları, 1940’lı yıllardan beri batı ülkelerinde başarı ile uygulanan bir modeldir. Sistem, temel olarak girişimci (fikir sahibi) ve yatırımcı (sermaye sahibi) olmak üzere iki aktörden oluşmaktadır. Bu aktörlerin bir araya geldikleri mecra ise iş meleği ağı olarak adlandırılmaktadır. Girişimci, sisteme ticari ve yenilikçi olan bir fikre yatırımcı bulmak amacı ile dahil olurken; yatırımcı ise elindeki sermayeyi orta vadede karlı bir yatırıma dönüştürecek bir yatırım aracı bulmak amacı ile dahil olur. Başka bir deyişle; girişimci yatırımcının sermayesine talip olurken, yatırımcı ise girişimcinin iş fikrinin getirisine talip olur. Tarafların uygun şartları kendi aralarında tespitinin ardından ortaklık anlaşması imzalanır ve girişimcinin iş fikri, yatırımcının sermayesi ile hayata geçirilir. Sistemde girişimci ile yatırımcının eşleşme süreci şu şekilde olur:

Esasen sistem, yapısı itibari ile borsayı da andırmaktadır. Nasıl ki şirketler, hisselerinden kar beklentisi olan yatırımcıları ortak olarak tamamen şeffaf bir piyasada bünyelerine katıyorlarsa, iş meleği ağlarında da durum aynıdır. Beklentilere yatırım yapılır.

İş meleği, yatırımın hayat eğrisinin tamamında bulunmaz. Önerilen 5-7 yıl arası olmakla beraber daha uzun veya daha bir kısa süre sonunda, beklediği karı elde etmesinin ardından hisselerini devreder. Bu noktada, melek yatırımcı yatırımdan çıkış yolunu ve sürecini de iyi belirlemelidir. Çoğunlukla melek yatırımcılar, çıkışın ardından yine farklı girişimcilere finansman sağlamaya devam ederler.

2. İş Melekleri ile İlgili Tanımlar

İş meleğini tanımlamak gerekirse; İş melekleri, finansal olarak yatırım yapma gücü olan, bu konuda tercihini parlak bir fikri olan fakat bu fikri hayata geçirmek için yeterli finansal gücü olmayan girişimcilerlerle değerlendiren yatırımcılardır. Destekledikleri yatırım başarıya ulaştıktan sonra, iş meleği girişimciliğin özüne uygun olarak fikir sahibini yola yalnız devam etmek üzere bırakır ve yeni fikir sahipleriyle irtibata geçerek destekleyecek yeni projeler bulur. Bu özellikleri ile iş melekleri bir yandan girişimciliğin gelişmesine katkıda bulunurken, toplumsal olarak katma değer üretebilecek projelerin hayata geçirilmesinde aktif rol aldıklarından toplumsal bir işleve de sahiplerdir.İş meleklerinin özellikleri:

– Ne yaptığını bilen, bilgili, yatırımcı (para+deneyim)

– 25.000-250.000 Euro yatırım yapabilecek

– Yönetimi deneyimini, alan bilgisini ve ilişkilerini paylaşmaya istekli

– Genellikle bölgesine yatırım yapmayı tercih eden

– Kar etmek isteyen ancak tek amacı kar olmayan

– 35-65 yaş arası çoğunlukla erkek

– Başarılı girişimci ve yönetici

bireylerdir. Okumaya devam et

Pazarlamada Sanal Topluluklar ve Önemi

Pazarlamada Sanal Topluluklar ve Önemi

Alişan Baltacı

1. TOPLULUK KAVRAMI

En temel anlamı ile topluluk, üyeleri arasında belirli bir amaç birliği bulunan, bir arada olma iradesi gösteren insanların oluşturduğu gruptur.

Tarihi süreç olarak ele aldığımızda sanayi öncesi toplumlarda topluluk kavramı “cemaat” olarak ortaya çıkar. Burada ortak geçmis yasam tecrübelerine sahip insanlar, bir cemaat duygusunu birlikte yasarlar. Bu iliskiler içinde toplumsal iliskiler “samimi”dir. “Dayanımsa ruhu” ve “Ortak bir irade”nin mevcudiyeti söz konusudur. Aile hayatı esastır. Köy toplulugu kendini genis bir aile olarak hisseder. Miras alınan statüler söz konusudur. Gemeinshaft, duragan bir toplumdur; dolayısıyla toplumsal degisme sınırlıdır. Güçlü bir dayanısma ruhu mevcuttur. Görevler ve sosyal iliskiler birbirinden ayrılamaz.

Modern çağda ise “cemaat” kavramı yerini “toplum” (Gesellschaft) kavramına bırakmıştır. Gesellshaft tipinde, iliskiler, hukuk, sözlesme, kamuoyu, para ekonomisi ve rasyonellik öne geçer. Mekana baglılık azalır. Kisisel çıkar öncelik kazanır. Özel yasam degerli hale gelir.

2. SANAL TOPLULUK KAVRAMI

Sanal topluluklar, internet ortamında yeterli sayıda kişinin bir araya gelmesiyle oluşan kişisel ilişki ağlarıdır. Çevrimiçi gruplar gerçek anlamda bir araya gelmedikleri için, bu gruplara topluluk denip denemeyeceği tartışma konusudur. Rheingold, sanal toplulukları “yeterli sayıda kişinin internet aracılığıyla, sanal alemde insani duygulara dayalı kişisel ilişki ağları oluşturmak üzere, yeterli sürelerde devam ettirdikleri halka açık tartışmalardır” şeklinde tanımlamıştır.

Eric Guichard’ın da belirttiği gibi “yeni bir teknolojinin sosyal sonuçlarını, o teknoloji toplumda uzun zaman ve geniş ölçüde yayılmadan ölçemeyiz”. İnternet, ortak bir tartışma zemini oluşturması, uygulama sahasını daha şeffaf ve daha katılımcı hale getirilmesiyle klasik medya araçlarına oranla, bu tartışma zeminlerinin ulaşılmasını ve dağıtılmasını daha kolay kılmaktadır. Sanal topluluklar arasında oluşan sosyal bağ; ortak ilgi alanları, bilginin dağılımı ve ortak öğrenme üzerine kurulmuştur. Günümüzde sanal topluluklar sayesinde, dünyanın dört bir tarafından insanlar yer, zaman ve mekan ayrımı olmaksızın bilgi paylaşabilmekte ve bilgi alışverişinde bulunabilmektedir. Bu da kollektif zekayı oluşturmaktadır. Okumaya devam et