Marka Çekim Gücü ile Kazanan Marka Yaratmak

Marka Çekim Gücü ile Kazanan Marka Yaratmak

Bora Alçı

Argus’un pozitif psikoloji kavramından esinlenerek geliştirdiği marka yönetim modeli BRAND-LINX (detaylı bilgi için: www.argusmr.com), marka konumlama kavramının¹ yerine “marka çekim gücü” kavramını öneriyor. Tüm dünyanın saygısını kazanmış ve yaygın şekilde günlük marketing jargonuna girmiş konumlama gibi bir kavram varken neden yepyeni bir kavramı öne sürdüğümüzü garipseyebilirsiniz. Hatta belki de biraz küstahça bulabilirsiniz. Ancak özüne indiğinizde konumlama kavramı gerçek anlamda sadece oligopolistik² yapıdaki, yani iki buçuk oyunculu, ürün veya hizmet kategorilerinde çalışıyor. Özellikle poliopolistik³, yani aynı anda birçok oyuncunun birden aktif olduğu pazar koşullarında, konumlama kavramı gerçek anlamda iş görmüyor. Neden? Çünkü konumlama yaklaşımı tüketici zihninde lider olunması gereken bir sınıf yaratılması gerektiğini önerdiği için, çok oyunculu pazarlarda pazar kârlılığı ve büyüme potansiyeli sınırlı olan birçok segment ortaya çıkıyor. Markalar, daha da küçülen segmentlerin içine hapsolup kalıyor. Bugün, şampuan, deodorant, otomobil, bankacılık (kredi kartları), cep telefonu, bilgisayar, elektronik, perakendecilik, sağlık hizmetleri, moda, tatil ve eğlence, yemek-içme kategorilerinde nasıl konumlama yapabilirsiniz ki? Onlarca markanın olduğu bir pazarda konumlama teorisi iş görmez. Bunun maliyeti, içine sıkışılacak olan küçücük segmentin getirisi ile karşılaştırılmayacak kadar yüksektir. Yüksek rekabetin olduğu tüm pazarlarda, pazar başarısı için gereken şey “markanın çekim gücünü artırmaktır”. Apple’ın iPhone’u bir konumlamaya sahip olduğu için mi çok başarılı oldu? Keza iPod? Tabii ki, hayır! Apple’ın çok sonra adım attığı her iki pazarda da başarısı, çok yüksek çekim gücüne sahip, son derece “yalın” çözümler sunmasından geliyor. Yüksek çekim gücüne sahip markaların (örneğin Sütaş, Coca-Cola, Lay’s, Omo, Garanti Bankası, Ikea ve Zara gibi) diğer markalardan çok önemli bir farklılığı var: Tüketicilerine mutluluk veriyor olmaları. Bunun ardında ise pozitif mesajlarla etraflarında güçlü bir çekim yaratıyor olmaları yatıyor. Okumaya devam et

Marka İletişimi

Marka İletişimi

Nur Özer

İletişim olmadan ve iletişim tekniklerini bilmeden bir marka yaratmak olanaksızdır. Marka yaratırken amaç, müşterilere ulaşmak ve onların ilgisini markamıza çekmek olduğuna göre marka yaratma aşamasının öncesinde ve sonrasında sık sık başvurulacak teknikler iletişim teknikleri olmaktadır.

İletişim kanallarının çok çeşitli olduğu günümüzde birçok marka öyküsünde de olduğu gibi farklılık yaratma özellikle iletişim kanallarını etkin kullanma veya kendi iletişim kanallarını oluşturma ile gerçekleşmiştir. Bu nedenle geleneksel birçok iletişim yolu yanında yenilikçi yöntemlerde de farklılaşma noktasında odaklanılmalıdır. Farklı iletişim ise pazarda bulunmayan, tanınmayan ya da az sayıda ve düşük verimlilikte kullanılan “yeni” iletişim kanalların aktif ve etkin kullanımı ile doğrudan ilgilidir. Bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler yeni kanalları geleneksel kanallardan daha aktif, daha etkin ve çok daha maliyetli biçimde ortaya çıkarmıştır. Rekabeti farklı boyutlara taşıyan bu yenilikler markanın yeni odak noktalarından biridir.

Etkili iletişim ürün denemelerinden markaya kadar olan süreçte tüketicinin ürün ve markaya yönelik tecrübesini artırır ve aynı zamanda tüketicide, ürünü kullandığında nasıl hissedeceği hayalini yaratarak ona cesaret verir. Sonuçta; eğer firma etkili bir iletişim stratejisi belirlemişse, tüketicinin markalı ürünü satın almasını sağlayacaktır. Bu noktadan hareketle de “Marka iletişiminde daima hatırlanması gereken 3 stratejik nokta

1. Bağlılık,

2. Tutarlılık ve

3. Uyumdur.

Dolayısıyla tüketiciler için takdim edeceğimiz marka, iletişim bilgileri, ürün özellikleri ile bağlantılı, tutarlı ve birbiriyle uyum içerisinde olmalıdır.

Pazarlamanın 4P’si ile tüketiciye ulaşan firma genel anlamda marka iletişimini gerçekleştirecektir ve bu 4P içerisinde şirketin markası tüketici nezdinde tanınmış olacaktır.

Okumaya devam et

Marka Kavramı Ve Marka Yapılandırma Stratejileri Ürünleri Farklılaştırıcı Değer Olarak Marka Kavramı Ve Yönetimi

Marka Kavramı Ve Marka Yapılandırma Stratejileri Ürünleri Farklılaştırıcı Değer Olarak Marka Kavramı Ve Yönetimi

Melihşah Leventoğlu

Altmışlı yıllardan itibaren pazar bölümlerinin küçülmesi ve her bir pazar segmenti içerisinde yer alan rakip ürün sayısının artması ile kendini gösteren rekabet ateşi, 1980’lerin başından bu yana bilgi ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle iyice alevlendi. Rekabet olgusu çağımızın işletmelerini bir yandan yenilik, kalite, tasarım ve fiyat gibi ürüne ilişkin somut değerlerde iyi olmaya zorlarken diğer yandan rekabetten korunmak için kullanılabilecek farklılaşma alternatiflerini de iyice azaltmaktadır. Hal böyle olunca ürüne ilişkin soyut değerleri barındıran marka kavramı, modern zamanların rekabet savaşlarında zaferin ve yenilginin belirleyicisi konumuna gelmektedir .

Pazarlama uygulamaları içinde önemi gittikçe artan marka kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için tanımının yanı sıra marka ile ilişkili temel kavramların da açıklanması gerekmektedir.

Marka Tanımı

Amerika Pazarlama Derneği’nin tanımına göre marka; “ürünlerini satışa sunan kişilerin söz konusu bu ürünleri tanımlamak ve piyasadaki diğer emsallerinden ayırabilmek için kullandıkları isim, sembol, tasarım veya bunların çeşitli kombinasyonlarıdır.

Bir başka tanıma göre ise marka, aynı ya da farklı, çeşitli niteliklerde ve sektörlerdeki ürün/hizmetlerin birbirinden kolayca ayrılmalarını sağlayan, yapılan ürün/hizmet dizaynları ve çalışmaları ile benzerlerinden farklılaştırılan, ürün ile birlikte onu piyasaya sunan kişileri ve firmaları da tanımlayan, basım ve yayım yoluyla geniş kitlelere duyuran, tanıtan, onları başkalarının taklit etmesi ya da haksız davranışları karşısında ait olduğu ülkenin ya da

uluslar arası hukuk kurallarının çerçevesinde koruyan; isim, sözcük grubu, harf, rakam, renk, şekil, ve dizaynların birleşimidir .

Marka kavramı hem üreticiye hem de tüketiciye çeşitli yararlar sunmaktadır. Marka, üreticilere markanın taklitlere karşı yasal olarak korunması, mal-tüketici arasındaki iletişimde etkinlik sağlanması konularında yardımcı olurken tüketiciye de prestij sağlama, koruma, satış garantileri, bakım olanakları vb. konularda faydalı olmaktadır. Marka, çoğu zaman tüketici için malın bir çeşit sigortası bir bakıma malın güvencesidir . Okumaya devam et

İnternette Marka Olmak

İnternette Marka Olmak

Erkan Akar

GİRİŞ

Genellikle büyük markalar basını, televizyonu ve radyoyu kullanarak markalarını yaratmışlardır. Fakat Web, pazarlamacıların markanın tanınırlılığını sağlamak veya arttırmak için kullandıkları bir araç olmamıştır. Bugün ise gelişen elektronik ticaretle artık markanın bilinilirliğini arttırmak için pazarlamacıların dijital markalandırmayı yapılan planlarına entegre etmeleri gerekmektedir.[1] İnternet kullanımının giderek yaygınlaşması bunu zorunlu kılmaktadır. Fakat Web’in markanın tanınırlığını artırabilmesi için internette nasıl pazarlama yapılacağının çok iyi bir şekilde bilinmesi ve bu kapsamda potansiyel müşterilerin özelliklerinin çok iyi bir şekilde tespit edilebilmesi gerekmektedir.

Öncelikle markanın tanımını yapmamız yerinde olacaktır. Ürün için kimlik yaratma sürecinde özel isim yada semboller kullanılması marka olarak nitelendirilebilir. Marka ürünü pazar yerinde diğer ürünlerden ayırır ve onu özel kılmaktadır.[2] Şirketler ürünleri için ürün veya pazarlama stratejilerini geliştirirken çağdaş ürünün tamamlayıcı parçalarından biri olan ürüne değer katan marka konusunu çözüme kavuşturmalıdırlar. Yani ürünler markaya dönüştürülmelidir. [3]

İletişim açısından ürün, marka ve ambalaj öğrenme ve algılama süreci içersinde tüketiciye uyarıcı ipuçları olma görevini üstlenirler. Ürün işlevsel bir yarar sunarken, marka ürünün işlevsel amacının ötesinde o ürünün değerini arttıran bir isim, sembol, tasarım yada işarettir. Bu anlamda bir fark söz konusu olup ürün üretilmekte marka ise yaratılmaktadır. Diğer yandan ürün zaman içersinde değişebilirken, marka kalıcıdır. Marka temel olarak bir ürünü temsil etmesine karşın bir isimden çok daha fazla bir anlama sahiptir.[4] Ürünler kişisel istekleri karşılayan içerikle değer kazansa da, içeriği satın aldıracak anahtarın da “marka” olduğu bilinmelidir.[5] Bu şekilde markanın tanımını ve onu üründen farklı kılan özelliklerini belirttikten sonra internette nasıl marka yaratılacağı ve marka yaratmak için nelerin yapılması gerektiğini açıklayabiliriz. Okumaya devam et

Doğrudan Pazarlama Ve Doğrudan Pazarlamada Bir Araç – Veri Tabanı Pazarlaması

Doğrudan Pazarlama Ve Doğrudan Pazarlamada Bir Araç – Veri Tabanı Pazarlaması

Melihşah Leventoğlu

1. GİRİŞ

Günümüzde, sürekli değişim yaşayan iş dünyasının gereksinimlerinin doğal sonucu olarak, pazarlamanın öğeleri de sürekli yenilik ve değişiklik göstermektedir. Pazar yapılarında, tüketici ihtiyaçlarında, pazarların yerleşim bölgelerinde, satışa sunulan ürün ve hizmet çeşitlerinde oluşan değişiklikler karşısında, doğal olarak pazarlama yöntemleri ile satış güçlerinin organizasyonlarında da değişikliklerin olması gerekmektedir. İşte, bu dinamizmin bir sonucu olarak çağdaş pazarlama yöntemleri arasına doğrudan pazarlama da girmiştir ve bu pazarlama yöntemi her geçen gün daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye’deki kullanım yaygınlığı da gün geçtikçe artmaktadır .

2. GENEL OLARAK DOĞRUDAN PAZARLAMA

Pazarlama yönetimlerinde önemi gittikçe artan ve dünyanın birçok ülkesinde güttükçe daha yaygın olarak kullanılan doğrudan pazarlama, ülkemizde nispeten kısa bir geçmişe sahip olmakla beraber, özellikle 1990’dan bu yana, dinamik yaşantının ihtiyaçları doğrultusunda daha fazla kullanılmaktadır.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemi anlaşılan doğrudan pazarlamanın hızla gelişmesinin çeşitli nedenleri vardır. Doğrudan pazarlamanın çağdaş iş yaşamının gereksinimlerini karşılaması ve insanların alışveriş edecek fazla zamanlarının olmaması durumunda onlara evlerinden alışveriş fırsatı yaratması bu nedenler arasındadır. Ayrıca, global olarak dağıtım kanallarının çeşit, yapı ve uygulamalarında meydana gelen değişiklikler de doğrudan pazarlama uygulamalarını yaygınlaştırmaktadır. Okumaya devam et

E-Posta Pazarlamanın İpuçları

E-Posta Pazarlamanın İpuçları

Alper Kazakoğlu

Hepimiz spam veya çöp postalar alırız. Hepimiz birtakım filtreler kullanarak bu tür postaların çaresine bakarız ve filtreden geçmeyi başaranları da ikinci bir kez düşünmeden bile siliveririz. Ama düşünmeliyiz. Pazarlama e-postaları gönderenlerimiz için aldığımız çöp postalar, stratejilerini geliştirmeleri açısından bir altın madeni olabilir. Buna gelmeden önce eposta pazarlama kampanyamızın başarasını arttırmak için atılması gereken dokuz kolay adıma bir göz atalım.

Başlık Satırı

Başlık satırı ilk gördüğümüz şeydir ve çoğunlukla mesajın okunucağını mı yoksa çöp kutusuna mı gideceğini belirleyen faktördür. Kısaca, eğer çöp gibi gözüküyorsa çöptür. En son ne zaman üç ünlem işaretiyle başlayan bir mesajı kasten açtınız, korkunç heceleme hataları içeren, ya da “Kazandınız„ başlıklı ?

İyi Gözüken Bir Düzen Belirleyin

Eğer epostanız kusurlu gözüküyorsa firmanız ve ürününüz de öyle gözükür.

Yazarlık / Editörlük Hizmetleri Satın Alın

Gidip en pahalı e-posta pazarlama firmaları ya da reklam ajanslarına bir servet ödemenize gerek yok. Eğer gönderdiğiniz eposta çöp klasörüne gitmiyorsa az miktarda harcadığınız para size çok daha fazla miktarda dönecektir. Sürekli pazarlama postası bombardımanına tutulduğumuz için daha fazla çöp postayı filtrelemek için elimizden geleni yaparız. Bir kaç gramer veya heceleme hatası bunun için yeterlidir. Yazarlar çoğu insanın düşündüğünden daha ucuzdur. Bir eposta şablonu sadece bir kaç liraya mâl olabilir. İyi sonuç aldığınız bir kampanya size ne kadar kazandırır ? Okumaya devam et

Hayır, Bildiğin Pazarlama Değil!!!

Hayır, Bildiğin Pazarlama Değil!!!

Ateş Evren Aydınel

Pazarlama kelimesini hayatımızda belki de binlerce kez duymuşuzdur. Aslında konuyla ilgisi olmayanların daha çok satıcı olarak algıladıkları pazarlamacı kelimesini daha da çok duymuşuzdur. Hani şu verdikleri rahatsızlıklarla sizi bezdiren, kapıdan kovsanız bacadan giren pazarlamacılar.

Oysa bu terime aşina olan birçoğunuzun iyi bildiği gibi Pazarlama; en genel tanımıyla “Tüketicinin; bir başkasının ürününü, hizmetini veya yarattığı bir değeri; satın almaya, kullanmaya veya kabullenmeye yaklaştıran faaliyetler bütünüdür”. Gerektiğinde ürüne de müdahele eder, son adım olan satışı kolaylaştırmak için çalışır, güne değil geleceğe bakar.

Konuya az da olsa yakın olduğunuzu kabul ediyorum. Pazarlama üzerine hiç ders aldınız mı? İlgili bir kitap okudunuz veya özel bir eğitime katıldınız mı? O zaman pazarlamanın 4 P’si (Pazarlama Karması) diye bir kavram da mutlaka duymuşsunuzdur. Yani Product (Ürün), Price (Fiyat), Promotion (Tutundurma) ve Place (Yer). Tabi bunun zamanla 7, 8 hatta 10 P li değişik uyarlamaları da çıktı. Fazla derine inmeye gerek yok. Tüm bunlar pazarlamanın temel unsurlarıdır ve hemen her yerde bu başlıklar altında az ya da çok detaylı bilgiler edinir ve uygularsınız. Okumaya devam et

Cinsellik ve Reklam

Cinsellik ve Reklam

Ateş Evren Aydınel

Seks satar, çünkü dikkat çeker.

Evet, tüm yazının basit özeti ve sonucu bu diyebilirim. Filmin sonunu söyleyen insanları sevmediğinizi biliyorum ama bir filmi sadece sonu için seyretmediğinizi de biliyorum. Şimdi isterseniz biraz detaya girelim.

Tarihçe

Cinselliğin ve cinselliği çağrıştıran unsurların reklamlarda kullanılması oldukça eskilere dayanır. 1800‘lü yıllarda erkekleri cezbetmek için bazı reklamlarda kadın vücudu çizimleri kullanılmıştır. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı arasındaki dönemde biraz daha yaygınlaşan cinsel objeler daha çok fotogerçekçi olarak çizilen kadın figürlerinden (Pin-Ups) oluşmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dönemde ise cinselliğin reklamlarda kullanılması hızla yaygınlaşmıştır. Özellikle bu dönemde yayın hayatına başlayan Playboy dergisi ve ardından gelen Hippi kültürü de cinselliğin kullanımının daha kabul edilebilir bir hal almasını sağlamıştır ve bu yaygınlaşmaya önayak olmuştur. 1980 ve sonrası dönemde cinselliğin reklamlarda kullanımında aşırılığa kaçılmamak kaydıyla nitelik ve niceliğinde belirgin bir artış olmuştur. Okumaya devam et

WOMM: Ağız Mı Kulak Mı?

WOMM: Ağız Mı Kulak Mı?

N.Kutalp Koyunoğlu

Kronik enflasyonlu yıllarla vedalaştığımızdan beri, pazarlama camiasının ellerindeki bütçeler de ciddi manada sorgulanmaya başlandı. Rivayetlere göre, sözümona kötü kalpli finansçılar ve onların sihirli küreleri olan denetim ve bütçe elemanları, pazarlamacılar hakkında sağda solda talihsiz açıklamalarda bulunmaya başlamışlar. Talihsiz açıklamaların muhteviyatını inelediğimizde karşımıza çıkan söylemler:

* TV de reklama gerek var mı? Tamam var! O zaman kısa keselim kardeşim.

* Outdoor yapacaksak hangi mecraları satın alırsak işimize yarar? Öyle bir mecrada çıkalım ki hem herkescikler görsün, hem konuşulsun, hem de ürün/hizmet satışlarımızı arttırsın ama mutlaka maliyeti uygun olsun.

* Web Sitemize herkescikler gelsin, bizi tanısınlar, bizden ürün/hizmet alsınlar, sürekli orada yatıp kalksınlar, başka sitelere gitmesinler. Hısımlarını, akrabalarını da çağırsınlar

* Promosyon mu? Tamam! En ucuzundan, anahtarlık yaptıralım. Üzerinde şirketimizin logosu olan, içine çicek de ekilebilecek işlevsellikteki Muglardan da yaptıralım, dağıtalım. İnsanlar ellerinde bizim anahtarlıklarmız ile dolaşsınlar, bizim muglarımızdan çay kahve içsinler, çiçek yetiştirsinler…”

* Gazetede reklam verecez de ne olacak? İnsanlar reklamlara bakmadan, okuyorlar gazeteleri. Okumaya devam et

TBox Pazarlama Stratejisi ve Karşılaşacağı Sorunlar

TBox Pazarlama Stratejisi ve Karşılaşacağı Sorunlar

N.Kutalp Koyunoğlu

1.T-box’ın marka stratejisi

“Her şey küçücük bir küpün içine sıkıştırılmış bir tshirtle başladı. Ve bu tshirt T-box’a adını verdi. Sonra ne oldu? T-box gönüllerimizde taht, kalplerimizde salıncak kurdu. Çünkü T-box’ın marka olarak bir stratejisi vardı ve bunu da iyi anlattı.”Evet aslında karmaşık görünen fakat yukardaki cümle kadar basit olan bir ürün T-box.

Boyner Holding kategori olarak klasikleşmiş ve pazarda benzerleriyle dolu olan ürünlerini yaratıcı uygulamalarla biçimlendirerek yeni bir ürün olarak pazara sunmuştur.2003 Mayısta beş ürünle yola çıkan T-box,ürünün proje koordinatörü tarafından Boyner’in ‘korsan’ projesi olarak adlandırılmaktadır.Boyner grubunun,hatta belki de bir tekstil firmasının yarattığı en uçuk ve enteresan reklam stratejisine sahip ürün grubudur.Ürün sunuluşu itibariyle zaten yeterince farklı olduğu için halkta bir şaşkınlık imajı oluşturmaktadır.Bir de üzerine kimsenin aklına gelmemiş yeni reklam mecraları kullanınca T-box kısa sürede şaşılası bir marka bilinirliğine ve satış gamına ulaşmıştır.4 kıtada 4000’den fazla satış noktasında tüketicilere ulaşan T-box,aslında sadece bir tekstil ürünü değil aynı zamanda bir felsefe satıyor gibidir.Mağazalarda kocaman torbaların içindeki kıyafetlerle değil de,cebinize koyabileceğiniz boyutlarda hızlı tüketim mallarıyla çıkmak fikri insanlara çok eğlenceli,farklı heyecan verici gelmiş ve tüm dünyada markaya olan ilgiyi artırmıştır. Okumaya devam et