Şirket Blogunu Pazarlama Ve Tutundurma

 

Şirket Blogunu Pazarlama Ve Tutundurma

Erkan Akar

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Bir şirket blogunu pazarlama ve tutundurma için gerekli metodlar 3 alanı kapsamaktadır. Bunlar:

1) Bloga özgü pazarlama ve tutundurma teknikleri: İyi bir blogun kalbi, iyi ve diğerlerine blogunuzu tavsiye etmesi gibi müşteriyi kendine çekecek içeriye odanlanmasıyla mümkündür. Aynı zmanda sitenize link vermek isteyen isteyenleri de çekmelidir. Bu içeriğiye ek olarak blogunuzu tutunsurma için şu bileşenleri gözden geçirilmelidir. Bunlar:

a) RSS Feed’ler

b) RSS Feed Dizinleri(Rehberleri)

c) Blog Dizinleri

d) Blog Arama Motorları

f) Pingler(Yeni girişleri bildirmeyi sağlama)

g) Blog Etiketleri

h) Diğer bloglarda Gönderilen Yorumlar

i) Trackback’ler

2) Genel online tutundurma teknikleri: Sadece bloga özel tutundurma ve pazarlama reknikleri değil genel online tutundurma teknikler de kullanılmalıdır.Bunlar: Okumaya devam et

Satış Sonrası Hizmet Standartları

Satış Sonrası Hizmet Standartları

Prof. Dr. İsmet Barutcugil

Satış sonrası, müşterilerin bağlılığı için en önemli unsurlardan biridir. Bir ürün ya da hizmet satıldıktan sonra müşterinin temasları bütün diğer bölümlerden çok satış sonrası hizmetler ya da diğer isimleriyle servis, teknik destek, müşteri hizmetleri bölümüyle olacaktır. Bu nedenle, satış sürecinde uzun dönemli müşteri bağlılığını güvenceye almak için mükemmel satış sonrası hizmet zorunludur.

Mükemmel satış sonrası hizmet; girişken, anlayışlı, dürüst ve müşteri odaklı olmalıdır. Bunun gerçekleşmesi kendiliğinden olmaz, sürecin doğal akışına bırakılamaz. Bütün müşteri temas noktalarındaki hizmet işlemlerinin sistematik yapılandırılması gerekir. Müşteri ile şirket arasındaki temasların her noktada düzenli ve etkili bir şekilde yerine getirilmesi için bir sistem kurulmalı ve uygulama standartları getirilmelidir.

Satış sonrası hizmetlerin etkinliğinde anahtar faktör, müşteriye güven ve alışkanlık kazandırmaktır. Müşteri, sorunlarının çözüleceğinden veya teknik destek ihtiyacının tam, doğru ve zamanında karşılanacağından emin olmalıdır. Satış sonrası hizmet taleplerinin önemli bir kısmı şikayet şeklinde gelecektir. Bu nedenle; sabırlı, sakin, nazik ve anlayışlı bir karşılama, dinleme ve sorunla ilgilenme süreci yaşanmalıdır. Müşteri kendisi ile samimi olarak ilgilenildiğini hissetmeli ve sorunun çözüleceği duygusunu hiçbir zaman yitirmemelidir. Okumaya devam et

AVM’ler İçin Satışla Sonuçlanan Pazarlama Faaliyetleri

AVM’ler İçin Satışla Sonuçlanan Pazarlama Faaliyetleri

Zeki Yüksekbilgili

Alış Veriş Merkezleri (AVM) yönetimleri yıllardır benzer pazarlama faaliyetleri üzerine yoğunlaşıyorlar; “AVM’lere mümkün olduğunca çok kişiyi çekebilmek.” Bu amaçla yönetimler, AVM’ler içerisinde konserler, çocuklar için aktiviteler, tiyatro gösterileri ve bunun gibi daha çok insanın AVM’lere gelmesini sağlayacak aktivitelere konsantre oluyorlar. Bu aktivitelerle uzun vadede AVM’lerin birer sosyal aktivite merkezi olmasını hedefliyorlar. Fakat burada çok büyük bir sorun var; çok kişi ile alıveriş yapan kişiler arasındaki fark. Bu tür aktiviteler her ne kadar AVM’lere giren kişi sayısını artırmayı başarsa da, ne yazık ki buralarda ciddi kiralar ile perakendecilik yapan mağazaların satışlarını artırmayı başaramıyor. Üstelik bu aktiviteler hiç de ucuz değil…

Yeni dönemde, artık AVM’lere ciddi baskılar yapan perakendeciler, AVM yönetimlerinden satışları arttıracak çözümler bekliyorlar. Perakendeciler, artık AVM’lerin klasik pazarlama anlayışını bırakıp, daha çok kişiyi AVM’lere çekmek yerine daha çok satışla sonuçlanacak aktivitelere ağırlık verilmesini istiyorlar. Peki bu mümkün mü? Cevap kesinlikle evet.

Bunun için yapılması gereken, satışla sonuçlanacak aktiviteler organize etmek. İşte örnekler; Okumaya devam et

KOBİ’lerimiz Markalaşma Sürecini Başlatarak Güçlü Markalar Ortaya Çıkarabilirler

KOBİ’lerimiz Markalaşma Sürecini Başlatarak Güçlü Markalar Ortaya Çıkarabilirler

Ufuk GERGERLİOĞLU

Marka konusu gündeme geldiği zaman, kobilerimizdeki firma yetkililerimizin kafasında, markaların dış yüzünü ifade eden isim, logo, slogan gibi kavramlar belirmektedir. Markaların iki yüzü vardır. Birinci yüz, markaların görünen tarafı ile ilgilidir. Bu kısım, firma yetkililerimiz tarafından detayları ile bilinmektedir. ikinci yüze, diğer bir deyişle, görünmeyen tarafa geçince durum biraz değişiyor. Kobilerimizin, markaların bu yönüne, birincisi kadar eğilmediklerini söylemek yanlış olmaz. Aslında, bu noktada, marka danışmanlarına ve uzmanlarına  büyük bir sorumluluk düştüğü kanaatindeyim.

Bu önemli konuya, kafalarda net bir oluşum sağlayabilmek adına, somut bir örnekle başlamak istiyorum. İnsan vucudundaki dış görünümün, markaların görünen yüzüne karşılık geldiğini varsayalım. İnsan için dış görünümün ne kadar önemli olduğunu anlatmamıza gerek yok diye düşünüyorum. Aynı şey markalar içinde geçerlidir. Bir firma için markanın görünen yüzü anlamına gelen firma ismi, logo, sloganlar vs. elbette çok önemlidir. Bir de insan vucudunu ayakta tutan ruh diye nitelediğimiz bir varlık vardır. İnsan için asıl hayati öneme sahip varlıkta bu ruhtur. Ruh olmadan insan vucudunun fazla bir anlamı yoktur. Ruha sahip olmayan vucut için, ceset kavramını kullanırız. Aynı şey markalar içinde geçerlidir. Markaların görünmeyen yüzünü de, insan vucudunu ayakta tutan ruh  ile ilişkilendirmek yerinde olacaktır. Okumaya devam et

Değişen Pazarlama Anlayışı

Değişen Pazarlama Anlayışı

Onur Yanık

Ekonomistler, pazarlama uzmanları, reklamcılar, akademisyenler, sosyologlar ve hatta müşteriler… Bireylerin mal, hizmet, bilgi ya da teknoloji alışverişi yaptığı her platformda, herkes pazarlamanın değiştiğinden bahsediyor. Bir çokları için bildiğimiz pazarlama çoktan sona erdi. Koşulları, kanalları, yöntemleri, felsefesi, ilişkileri değişti. Peki ya klasik pazarlama tahtından indiyse yerine kim geçti?

Yeni kral bir çok farklı isme sahip. Kimileri ona neo-pazarlama diyor. Bazıları ise turbo pazarlama diye sesleniyor. Ona radikal, devrimci, bireysel ya da müşteri odaklı pazarlama diye seslenenler de yok değil. Gerçek adı bilinmese de, bilinen tek gerçek, yeni kralın eskisine hiç benzemediği…

Pazarlamada yaşanan ve ekonominin tüm alt dallarını etkileyen bu değişimi izlemek için, çok değil, yirmi yıl geriye bakmak gerekiyor. Bu dönemde tüm global endüstrilerde yeni, dinamik ve hırslı isimler doğuyor. Sıradışı pazarlama fikirlerine sahip bu isimler, kemikleşmiş dev işletmeleri rahatsız etmeye başlıyor. Rekabet her sektörde kendini daha sık gösteriyor. Okumaya devam et

Değişen Pazarlar

Değişen Pazarlar

Asuman Bayrak

Fiyata duyarlı müşteriler, yeni rakipler, yeni dağıtım kanalları, yeni iletişim kanalları, İnternet, globalizasyon…  Sadece iş yaptığımız pazar hızla değişmekle kalmıyor, teknoloji de bu değişimi destekliyor: e-ticaret, e-posta, mobil telefonlar, dijital TV, video konferans sistemleri… Şirketler yeni pazarlar bulabilmek için global dünyaya açılmak zorunda. Bugün en önemli sorunumuz fazla kapasite: ürün bol, müşteri kıt! Karşı karşıya kaldığımız bu durum, alıştığımız 4P’nin (product, price, place, promotion) yeniden şekillendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Dijital ekonomi öncesinde piyasa araştırması (gerek duyarsanız) sonucunda ürününüzü tasarlayıp üretir, piyasa koşullarına göre fiyatınızı belirler, yine belirlediğiniz yerde satışa başlardınız ve satışı artırmak için reklam, halkla ilişkiler ve direkt postalama gibi pazarlama araçlarından birkaçını kullanırdınız. Oysa dijital ekonomi ile birlikte güç artık müşteride. Bu sese kulak vermek ve değişime göre hareket planı hazırlamak gerekiyor. Gücün satıcıdan müşteriye geçmesiyle başlayan değişim, yeni pazarlama paradigmasını yarattı: Bütünsel Pazarlama! Bütünsel Pazarlama kavramını; müşteri değeri, temel rekabet yetenekleri ve işbirliği ağları olarak tanımlayabiliriz. Artık pazarlamanın görevi, müşterinin istediği değeri araştırmak ve dinamik bir ortamda bu değeri müşteriyle buluşturmak şeklinde ortaya çıkıyor. Biraz daha açarsak, Okumaya devam et

Pazarlama nedir? Womm notları 2.

Pazarlama nedir? Womm notları 2.

Yüksel Onur

Silverman konferansta beni en çok etkileyen şahsiyetti, dolayısıyla ilk yazıda ona ayrıntılı bir yer ayırdım (Türk deyişi ile bir torpil söz konusu kabul ediyorum)…

Sonrasında konuşulanları şöyle bir toparlamak gerekirse,

• Womm ölçümü. (ölçüle bilir mi?) Verilen cevaplar ölçülebileceği yönünde. Aslında womm ölçülürse womm olur mu sorusuda kafama takılmadı değil? Sonuçta birebir ölçünün söz konusu olmaması gerekiyor. Kulaktan kulağa misali ilk söylenenin son kişide çarpıtılarak dile gelmesi sanırım womm için en tehlikeli işlerden biri. Kontrol altına almak, bu gidişi etkileyen faktörleri toplamak ve analiz yapmak, nekadar güvenilir ve dürüst bi bilginin yayılmasını sağlıyabilir? bu konuda bazı tereddütlerim var. Tavsiyenin limiti nedir? Elbette ağzıdan ağıza pazarlamanın etkin şekilde kullanabilmesi için pazarlamanın içinde önemli yer tutan ölçüm ile beraber hareket etmesi gerekiyor. Ama bu ilk konuşulduğunda alabildiğince özgür kelimeler zaten özgür oldukları için güven yaratmıyor mu? Okumaya devam et

Ağızdan Ağıza Pazarlamanın Sırları (1. Bölüm)

Ağızdan Ağıza Pazarlamanın Sırları (1. Bölüm)

Asuman Bayrak

Ağızdan ağıza pazarlamanın sırları, pazarlama topluluğu arasında genelde bilinmeyen, kabul görmeyen, unutulan ya da göz ardı edilen ilkelerdir. Büyük olasılıkla bunlar, rakiplerinizin kullanmadıkları ilkelerdir; bu nedenle de rekabette size müthiş güçlü bir araç sağlayabilir.

Pazarlamanın Beş Sırrı

1. Sır: Yaygın kanının tersine, pazarlama bütün mesleklerin en soylularından biridir. Pazarlamanın, adi ve basit bir şey olduğu fikrini kabul etmeyin.

Müşterilerinize, onların yaşamlarını güzelleştiren ve kolaylaştıran ürünler ve hizmetler sunduğunuzun farkında olun.

Ürününüzün, müşteriye sunduğu özel değeri aklınızdan hiç çıkarmayın. İnsanlara sizin ürününüzden söz ettirecek nedenleri bulup çıkarmakta size yardım edecek olan şey o ürünün değerinin yaratacağı heyecandır.

Müşterinin, sizin ürününüze sahip olmakla çok şanslı olduğunu, ona bir değer sunduğunuzu, ürününüzü satmakla müşteriye bir iyilikte bulunduğunuzu, müşterinin de o ürünü satın almakla (size değil) kendisine bir iyilikte bulunduğunu sürekli anımsayın.

Ürününüzde, insanları gerçekten ondan söz etmeye götürecek ilginçliğin ne olduğunu düşünün. Ağızdan ağıza iletişimi hızlandıracak bu gibi uyarıcılardan elinizde bol bol bulunmasını sağlayın.

Okumaya devam et

Ağızdan Ağıza Pazarlamanın Sırları (2. Bölüm)

Ağızdan Ağıza Pazarlamanın Sırları (2. Bölüm)

Asuman Bayrak

Karar Vermeyi Çabuklaştırmanın Beş Sırrı

1. Sır: Her zaman “en iyi” ürün kazanmaz. Üzerinde karar verilmesi en kolay olan ürün kazanır.

Çoğu durumda, en iyi ürünün, üzerinde karar verilmesi en kolay ürün olduğunu anlayın.

Zor bir karar verme döngüsü gerektiren “en iyi” ürüne takılıp kalmayın. Karar verme konusundaki engeller, o ürünü listenin başından çok çok aşağılara düşürecektir.

Müşteriye satış yapmayın. Onun satın almasına yardım edin. Müşterinin satın almasına yardım etmek, onun en iyi, en kolay, en az zaman alacak kararı vermesine yardım etmek demektir.

Ürününüzü, satın alınması en kolay ürün durumuna getirin. Her türlü engeli bulup ortadan kaldırın. Karar verme sürecini baştan sona, acımasızca gözden geçirin ve her türlü tıkanıklığı mutlaka ortadan kaldırın.

Bir pazarlamacının yapabileceği en etkili şeyin, karar vermeyi kolaylaştırmak, böylelikle çabuklaştırmak olduğunu anlayın. Okumaya devam et

Ağızdan Ağıza Pazarlamanın Sırları (3. Bölüm)

Ağızdan Ağıza Pazarlamanın Sırları (3. Bölüm)

Asuman Bayrak

Ağızdan Ağıza Pazarlamanın Yirmi Sekiz Sırrı

1. Sır: Satış yapma, büyük ölçüde bir yanılsamadır.

Reklamların, satış elemanlarının, broşürlerin ve adrese postalamanın, ürünlerin doğrudan satılmasını pek sağlamadığını anlayın. Bunlar, neredeyse her zaman, kişisel etkileme ya da ağızdan ağıza iletişim denen bir aracı mekanizmanın devreye sokulmasıyla etkili olur.

Ağızdan ağıza pazarlamayı, reklamların ve satış elemanlarının yaptıkları etkileri çoğaltmak için kullanmayın.

Yaptığınız şeyin, ağızdan ağıza pazarlama açısından neler getireceğini, özellikle de bu aracı ağızdan ağıza iletişim zincirini başlatmak, sürdürmek ve güçlendirmek için nasıl kullanacağınızı iyice düşünüp bulmadan hiçbir reklam vermeyin, postayla bir şey göndermeyin, bir müşteriyi telefonla aramayın.

Pazarlamanın her bir öğesini, olumlu bir ağızdan ağıza tepki zincirine yol açacağını göz önüne alarak değerlendirin.

Alışılmış pazarlamanın – en iyi durumda olduğu zaman bile – olsa olsa insanların ürününüze ilgi duymalarını sağlayacağını anlayın. Sonra bu insanlar, o ürün hakkında meslektaşlarıyla, dostlarıyla, güvendikleri danışmanlarla konuşacaklardır. Onların, ürünü satın almaları için tetiği çekecek olan şey, işte bu ağızdan ağıza iletişimdir. İnsanların ilgisi zaten uyanmış durumdaysa, alışılmış pazarlama yöntemlerine daha fazla para harcamanız, büyük ölçüde israf olacaktır. Bunu yapmak yerine, paranızı ağızdan ağıza iletişimi başlatmak için harcayın. Okumaya devam et