Pazarlamayı Tanımak, Sıfatları Tanımak

Pazarlamayı Tanımak, Sıfatları Tanımak

Prof.Dr.İsmail Kaya

Pazarlamayı tanımak, bir sanat eserine anlam yüklemek gibi bir iş. Farklı anlam ve algılamalar çağrıştırabiliyor. Bir sanat eserinin gücü, bir yandan herkeste ortak çağrışımlar yaptırabilmesinde, bir yandan da olabildiğince çok değişik anlamlara kapı açmasında yatıyor. Monolisa’nın yüzündeki ifade bize her seferinde yeni bir mesaj sinyallediği için güçlüdür, diyebiliriz. Nitekim, yüz tanıma ve yüzdeki ifadelerle duygular arasında ilişki kurma amacıyla geliştirilmiş bir yazılım kullanılarak gerçekleştirilen analizlerde bu ünlü portrenin yüksek oranda hüzün yanında bir tebessüm ve inceden bir alay da içerdiği saptanmıştı. Bu inceden alayın bir sebebi olabilir mi bilmiyorum ama, bir yoruma göre, Leonardo Da Vinci bu resmi aynada kendine bakarak yapmış.  Pazarlama bir resim gibi iki boyuta, ne de cisimler uzayında üç boyuta sığdırılacak kadar sade. Çok boyutlu ve gökkuşağı kadar “renkli” bir konu. Onun bilinen binlerce renk tonuna yeni tonlar ekleyebilmek için pazarlama yöneticileri ömür boyu çaba harcıyor. Pazarlamaya bakışın bir uzantısı olan uygulamalar da pazarlamanın özel ve farklı yönlerini ortaya çıkarıyor. Pazarlama kelimesinin başına getirilen her sıfat pazarlamanın bir başka özelliğine vurgu yapıyor. Okumaya devam et

PR şirketi nasıl seçilir?

PR şirketi nasıl seçilir?

Mine KILIÇ / Hürriyet İnsan Kaynakları Gazetesi Editörü

Eğer şirketinizin içinde bu işleri yapan biri yoksa “mutlaka”, varsa iki kere “mutlaka” bir PR şirketiyle çalışmalısınız. Bunu sizin için değil, tamamen kendim (medya) için istiyorum. Çünkü sizing PR’cılarınız ve PR şirketlerinizle ben muhatap oluyorum. Onların önerisiyle ya da onlara başvurarak yaptığım haberin kalitesi ve zamanında yetişmesi tamamen onların performansına bağlı oluyor.

PR, şirketi bir anlamda sizin “kurumsal imajınız”. Siz ne iseniz, çalışmayı seçtiğiniz şirket de o. Beni taciz eden, abuk sabuk bültenler yollayan, çat kapı gelen, olur olmaz arayan, yaptığım işle alakası olmayan öneriler getiren, reklamcılar üzerinden üzerime çullanan, müşterisi olan şirketin gücünü tehdit unsuru olarak kullanan şirketlerden biriyle çalışıyorsanız ben sizi de “onun gibi” bilirim.

İki yıl önce bir grup PR çalışanına kısa bir sunum yapmıştım. Sunumun başlığı “PR-Medya İlişkilerinde Dokuz Kusurlu Hareket”ti. Bunlar tamamen “tecrübelerden” yola çıkarak ortaya çıkardığım “kusurlardı”.

Peki bunlar neler? Okumaya devam et

Rant Zamanı, Kâr Zamanı

Rant Zamanı, Kâr Zamanı

Prof.Dr.İsmail Kaya

Benim görev yaptığım İstanbul Üniversitesi dahil, üniversiteler bir bir açılıyor. Rektörler törenlerde konuşacaklar. Bakalım koro halinde tekrarlanan bildik sözler dışında bu yıl ne söyleyecekler. Üniversitelerdeki makam rantlarından, unvan hırsıyla yapılan intihallerden, aşırmalardan, öğrencilerin kolaycılığından, bazıları hariç diplomaların rant kapısı olmaktan çıktığından, eğitimin kalitesizliğinden, öğretim üyesi yetersizliğinden, kıtlığından ve başka esas meselelerden de bahsedecekler mi?

Parmağını oynatmadan, ter dökmeden, sırf bir şeylerin kıtlığından istifadeyle, herkesin kavuşamadığı zenginlikler ve bir şekilde ele geçirilmiş değerler üzerinden kazanç bekleyenlere rantiye deniyor. Bir kâr gibi görünse de, rantiye başkasının kesesinden, başkasının kârından yediği için kötüleniyor.

Rant ve rantiyeler sadece gayrimenkulle sınırlı değil. Makam rantı, miras rantı, arazi rantı, tarih rantı, kültür rantı, şeref rantı, yenilik rantı, tekellik rantı, liderlik rantı gibi türleri yanında, ürünler için çok satıyor olmaktan, bir numara marka olarak bilinmekten kaynaklanan başka türlü rantlar da var. Okumaya devam et

İnternet İçin Basın Bülteni Hazırlama İpuçları

İnternet İçin Basın Bülteni Hazırlama İpuçları

Zeki Yüksekbilgili

2011 yılı itibari ile Dünya’da interneti kullanan insan sayısı 2 milyarı aştı, bu rakam ile toplam Dünya nüfusunun %30’unun artık internet erişimi var. Üstelik internet kullanımı 2000 yılından bu yana %480 artmış durumda. Kısaca, artık internet en yaygın mecralardan biri haline gelmiş durumda.

Çeşitli mecraları kullanarak kendileri ile ilgili haberleri izleyicilerine ulaştırmaya çalışan şirketler için de, en ucuz, en kolay ulaşılabilir ve en kolay ölçülebilir mecralardan biri kesinlikle internet fakat, internet için basın bülteni hazırlamak isteyen şirketlerin dikkat etmesi gereken bazı ipuçları bulunuyor. Bu yazı, interneti haberlerini yaymak için interneti kullanan şirketlere önemli ipuçlarını vermek üzere hazırlanmıştır.

Muhakkak yapılması gerekenler:

Okumaya devam et

İşletmeler, Pazarlama Stratejilerini Nasıl Oluşturmalıdırlar?

İşletmeler, Pazarlama Stratejilerini Nasıl Oluşturmalıdırlar?

Ufuk Gergerlioğlu / Dünya Gazetesi

Şirketlerin pazarlama amaç ve hedeflerine ulaşabilmeleri için pazarlama stratejilerini dikkatlice belirlemeleri gerekmektedir. Aynı zamanda bu noktada belirlenen stratejiler, işletmenin stratejik amaç ve hedeflerine dolayısı ile vizyonuna hizmet etmelidir. Aksi takdirde belirlenen stratejiler, kaynak israfından öteye geçmeyecektir. Bu aşamada çok kritik bir hususu belirlemekte fayda vardır. Pazarlama stratejilerini belirlerken strateji ve faaliyet kavramlarının karıştırılmaması gerekmektedir. Strateji, değişen koşullar karşısında hızlı, farklı ve yaratıcı çözümlerle başarıya ulaşmak olarak tanımlanır. Bu sebeple pazarlama stratejilerini sıralarken özellikle bu kavramın dikkate alınması gerekmektedir. Eğer belirlediğiniz stratejiler, yukarıdaki strateji tanımı ile bütünleşmiyorsa bunun adı sadece bir faaliyettir. Aslında strateji üretmek çok kolay olmadığı için şirketlerimiz pazarlama stratejileri yerine pazarlama kavramını kullanırlarsa daha akıllıca hareket etmiş olurlar. Örneğin; on iki adet faaliyet belirlediniz, fakat bu faaliyetler bütçenizi aşıyor, bu durumda faaliyetleri azaltmak mı iyidir, yoksa bu faaliyetlerin bir şekilde alternatiflerini sağlamak adına stratejiler üretmek mi iyidir? İşte strateji bu kadar kritik bir kavramdır. Faaliyetle karıştırılmamasına çok özen gösterilmelidir. Okumaya devam et

E-Posta İle Pazarlama Yaparken Bilmeniz Gerekenler

E-Posta İle Pazarlama Yaparken Bilmeniz Gerekenler

Zeki Yüksekbilgili

2011 yılında dünya nüfusu 6,930,055,154 kişi, bu kişilerin %32.7’si, yani 2,267,233,742 kişi internet kullanıyor.  Kullanımda olan e-posta hesapları üzerinden her gün 361 milyar gönderi yapılıyor. Siz bu cümleyi okurken 20 milyon e-posta gönderildi. Kısaca, e-posta, internet kullanıcılarının baştacı…

İnternet, Türkiye’de sanılanın aksine ciddi bir kitle tarafından kullanılıyor. Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplum Dairesi Başkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilişim ve İnternet Komisyonu araştırmasına göre, Türkiye’de 31 milyondan fazla kişi internet kullanıyor. Türkiye, internetin sosyal kullanımında ise dünyada 6’ncı sırada Bu alandaki bir paylaşım sitesine üye olanların sayısı 31 milyon.

İnterneti kullanan müşterilere ulaşmanın en kolay yolu ise e-postalar. E-postalar ile sunumlarınızın çok ucuza duyurulmasını sağlamanız mümkün. Çünkü e-postalar hala en ucuz tanıtım mecrası. İşte bu yüzden de, son zamanlarda artık binlerce firma, tanıtımları için bu etkin ve ucuz yöntemi seçiyor.

E-postalarla ilgili araştırmalar, bu aracın kullanımında dikkat edilmesi gereken önemli noktaları belirlemiş durumda. Bu sonuçlara gore düzenlenecek e-posta kampanyalarının başarı şansları bir hayli yüksek. Siz de, e-postalar aracılığıyla tanıtım yapacaksanız, e-postlarala ilgili muhakkak bilmeniz gerekenler; Okumaya devam et

Bir Marka Yayma Öyküsü: Mont Blanc

Bir marka yayma öyküsü: Mont Blanc

1910 yılında kapaktaki kırmızı renk, 6 yuvarlak köşeli beyaz bir yıldızla değiştirildikten sonra, dolmakalem tarihinin en ünlü markasının doğması için de fırsat yaratılmış oldu. Bir toplantı sırasında kapağın tepesindeki yıldız, bir dağın zirvesindeki buzula benzetilince, kalemlere Avrupa’nın en yüksek dağı olan Montblanc’ın isminin verilmesine karar verildi… İşte dünyanın en pahalı kaleminin öyküsü.

“Verba volant, scripta manent” yani “söz uçar, yazı kalır” demiş eski Romalı bilgeler. Yazılanları ölümsüzleştirmenin yollarından biri de, yazıları ölümsüz kalem markaları ile yazmak. Kullanana prestij kazandıran kalem markalarının başında da Montblanc dolmakalemleri geliyor. Üst düzey yöneticilerin ve devlet adamlarının cebinden eksik olmayan bu kalem markası, geçmişte büyük bir pazarlama başarısına imza atmış, günümüzde de marka yayma uygulamasının en ilginç örneklerinden birini oluşturuyor. Dilerseniz Montblanc’ın bir kalem ile başlayıp, bugün yüzlerce ürünlük bir portföye ulaşan hikayesini biraz daha yakından inceleyelim… Okumaya devam et

“Yap Sat” Değil “Sat Yap”

“Yap Sat” Değil “Sat Yap”

Prof.Dr.İsmail Kaya

Şu pazarlamanın gücüne bakın ki, ufak bir dağ kasabası gün geliyor, kendi halinde bir girişimci profesörün çabalarıyla milyarların hayatını değiştirmede rol oynayabiliyor.

Değişen dünyada kendilerine yer bulabilmek, geleceğin haritalarını önceden okuyabilmek ve dünyayı değiştirmek için iş, siyaset ve medya dünyasından binlerce insan Davos’da toplanıp, konuştular. Bir yandan olup bitenleri görmeye, bir yanda da ortalıkta görünmeye gayret gösterdiler.

Okumaya devam et

Marka Olmak Önce Kendine Güven İster

Marka Olmak Önce Kendine Güven İster

Güventürk Görgülü

Belki dikkatinizi çekmiştir, son bir kaç yıldır “bu topraklardan küresel marka çıkar mı” diye bir tartışma uzayıp gidiyor. Kimi çıkar diyor kimi çıkmaz, kimi de ha çıktı ha çıkacak diye bekliyor. Türkiye’den elbette yerel marka çıktığı gibi küresel marka da çıkar, ama yeni fikirler aramak ve kendine güvenmek konusundaki temel eksiklerimizi gidermek kaydıyla…

Yaklaşık iki yıl önce, yenilikçi araştırmaların ve kendine güvenin; kişileri, kurumları ve ülkeleri nasıl başarıya taşıyabildiğini, tam tersi bir eğilimin; yenilikçi fikirlerden uzaklaşmanın ve kendine güvensizliğin ise başarısızlığa ve bağımlılığa nasıl kapı açtığını anlatan bir kitap yayınlanmıştı.. Pazarlama ve ürün geliştirme alanlarıyla ilgilenen herkesin okuması gereken bu kitabın adı; “Huzurlarınızda Spor Anadol”du. Dünya Gazetesi editörlerinden sevgili dostumuz Aydın Demirer ve genç gazeteci arkadaşımız Özgür Aydoğan’ın birlikte kaleme aldıkları kitap, son derece akıcı bir roman üslubuyla Koç’un otomobil macerasını, Nahum Ailesi’nin otomotivle örülü öyküsünü, Otosan’ı, Anadol’u, Spor Anadol’u, Böcek’i ve hiçbir zaman seri üretim şansı bulamayan “harika otomobil” Çağdaş’ı anlatıyor. Kitabı okuyup bitirdiğinizde üretim odaklı sanayiden tasarım odaklı sanayiye doğru koşar adım ilerleyen Türkiye otomotiv sektörünün bağımsız bir marka yaratmanın eşiğine gelmişken nasıl vazgeçip geri adım attığını, cesaret ve güven eksikliğinin nelere mal olabileceğini öğreniyorsunuz. Okumaya devam et

KOBİ’lerde Pazarlama İletişimi ve Markalaşma

KOBİ’lerde Pazarlama İletişimi ve Markalaşma 

Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99,8’ini Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) oluşturmaktadır. Bu oran göz önünde tutulduğunda, KOBİ’lerin ülke ekonomisindeki rolü ve sanayimizin profilini oluşturdukları görülmektedir. Ülke sanayimizin gelişmesi, KOBİ’lerin gelişmesi ile doğru orantılı olacaktır. KOBİ’lerin ülke ekonomisindeki önemi, KOBİ’lerin bilgilendirilmesi ve geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.

Genel olarak işletme faaliyetlerini üretim ve pazarlama olarak ikiye ayırabiliriz. Üretim, ürünün satışa hazırlanmasına kadar ki organizasyonel süreci oluşturur, pazarlama ise ürünün satışa hazır hale getirildikten sonra bir plan dahilinde dağıtım kanallarının oluşturulması ve tanıtım aşamalarını içermektedir. Bu iki ayrı süreç işletmenin hayatını sürdürebilmesi ve büyüyebilmesi için hayati önem taşımaktadır. O yüzdendir ki üretim ayağına pazarlama ayağından fazla önem vermek büyük hata olacak ve istenmeyen sonuçlar doğuracaktır. Çünkü üretilen ürünü satamadıktan sonra ürünü imal etmenin hiçbir önemi kalmayacaktır. Okumaya devam et