BT ile Pazarlama Stratejileri

BT ile Pazarlama Stratejileri

Oğuz Gel

Türkiye’de bilgi teknolojisinin en yoğun olarak kullanıldığı işkollarından biri de bankacılık. Bu sektörün, milyonlarca kişiye çok sayıda ürünü sunarken, müşteri başına birim zamanda düşen işlem sayısıyla da gerek operasyonel, gerekse müşteri ilişkileri yönetimi için BT kullanımında önder rolü oynaması da doğal. Yıllar içinde süregelen gelişmelere baktığımızda da, gerek bankalarımızdaki teknolojik altyapının oldukça güncel ve daha ileri ülkelerdeki meslektaşlarıyla kıyaslanabilir olduğunu, gerekse bunun gerçekten yoğun emek gerektiren değerli uygulamalarla desteklenip bankaların kendi müşterilerine kolaylık, hız ve hizmet kalitesi olarak yansıdığını görüyoruz. Hatta zaman zaman rastladığımız bazı örnekler, Türkiye’de sunulan bazı bankacılık hizmetlerinin teknolojide ve finans sektöründe çok gelişmiş olan ülkelerde bile bulunmadığını ortaya koyuyor. Okumaya devam et

Bir Şirketin Etkin Pazarlama Stratejisi Belirlerken Dikkat Etmesi Gerekenler

Bir Şirketin Etkin Pazarlama Stratejisi Belirlerken Dikkat Etmesi Gerekenler

Strateji, işletmenin çevresi ile arasındaki ilişkileri düzenlemesi ve rakiplerine karşı üstünlük sağlaması için, şirketin iç çevresini ve kaynaklarını harekete geçirmektedir. Bugün şiddetli rekabet içinde bulunan sektör ve ekonomilerde strateji oluşturmak ve uygulamak mutlaka gerekmektedir. Başarılı bir pazarlama yöneticisi tüketicilerin çağdaş pazarlamanın odak noktasını oluşturması nedeniyle bu kavramlara hakim olmak zorundadır.

Pazarlama stratejisi geliştirmek için önce işletmenin hedef pazarını belirleyerek pazarı bölümlenmeli sonra da bu hedef pazara yönelik olarak pazarlama karmasını (4P=Ürün, Fiyat, Tutundurma Dağıtım) oluşturmalıdır. Son yıllarda Kotler gibi pazarlama guruları 4 P’ye insan, politika, kamuoyu gibi kavramları da ilave etmiştir. Okumaya devam et

Bu işte bir “NİŞ” var

Bu işte bir “NİŞ” var

Yiğit Ahmet KURT

Türk Dil Kurumuna girer, Türkçe sözlüğü açar ve “niş” yazarsanız karşınıza “duvar içinde bırakılan oluk” ifadesi çıkar. Elbette bizi ilgilendiren kısmı bu değil, pazarlama açısından anlamı. Esasen pazarlamadaki “niş” kavramı da bir yerdeki bir nokta. Bu yüzden duvar içinde bırakılan oluk ta neden olmasın?

Neyse biz lafı dağıtmadan bir Niş Pazarlama tanımı yapalım en iyisi: “Özel gereksinimleri olan ve bu gereksinimleri giderilmemiş nispeten küçük grupların tatmininin sağlanmasına yönelik stratejilerin esas olduğu süreçtir.” Niş Pazar ise; “Özel gereksinmeleri olan ve bu gereksinmeleri giderilmemiş grupların tatminlerinin sağlanması için odaklanılmış küçük pazardır.” Görüldüğü gibi merkezde tüketicinin var olduğu ancak onunda temelinde tüketicinin özel gereksinmelerinin yer aldığı bir düşünce söz konusu. Yani tüketicinin genel ve tüm gereksinmelerinden bahsedebilmek niş pazarlamada mümkün değil. Peki bu nerede mümkün? Elbette Kitlesel Pazarlama Anlayışında.

Okumaya devam et

Dünya Kıpır Kıpır

Dünya Kıpır Kıpır

Prof.Dr.İsmail KAYA

Ekonomi ve iş hayatı “değişmeyen tek şey değişim” üzerine kurulu. Dünya değişiyor, hayat devam ediyor.

Hepimiz bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek dünyayı değiştirmeye uğraşıyoruz. Patronsak elemanlarımızı, siyasetçiysek halkı, medyaysak kamuoyunu, satıcıysak müşterileri, öğretmensek öğrencileri, anne-baba isek evladımızı ve yakınlarımızı etkileyip, değiştirip, biz gibi olmalarını bekliyoruz. Gücü yeten, gücü yetene kendine göre bir şekil vermeye çalışıyor. Berberde bile, “saçıma şöyle bir şekil yap” deyip, berberin işine dahi karışıyoruz.

İşin tuhafı, dünyayı değiştirmeye uğraşanlar da, değiştirilmeye çalışılanlar da, hayatlarından memnun görünmüyorlar. Bakıyoruz iki taraf da sürekli birbirinden şikâyetçi. Muhataplarını bir türlü “istedikleri biçime sokamadıklarını” düşünüyorlar. Alıcıdan memnun satıcı, satıcıdan memnun alıcı; vatandaşından memnun devlet, devletinden memnun vatandaş; okuyucusunu beğenen basın, basınını beğenen okuyucu görmeye hasretiz. Okumaya devam et

Bir Şeyler Oluyor

Bir Şeyler Oluyor

Zeki Yüksekbilgili

1973’lerde internetin icadından bu yana gerçekten çok şeyler değişti. Artık gittikçe daha fazla iletişim olanaklarını kullanır hale geldik. 2010 yılının sonunda, Dünya’da mobil telefon abone sayısı 5.3 milyara yükseldi, mobil iletişim olanaklarına erişim Dünya nüfusunun %90’ına açık durumda.[1] Aynı dönemde, internet kullanıcılarının sayısı 2 milyar rakamını çoktan aştı. İletişimimiz o kadar hızlı ki, 2010 yılında tüm Dünya’da her saniye 200.000 SMS gönderiliyor[2], kullanımda olan 2.9 milyar e-posta hesabı var, bu hesaplar üzerinden her gün 247 milyar gönderi yapılıyor[3]  ve sosyal networklar üzerinde aktif olarak hesabı bulunan kişi sayısı 2.1 milyar kişi[4].

Sürekli veri üretiyoruz ve bu verileri gittikçe daha yüksek hızlarda iletebilecek yeni sistemler geliştiriyoruz. Bu teknolojileri bazen veri tabanı yönetiminde, bazen veri tabanı değişimlerinde, bazen görüntü aktarımlarında hatta bazen oyun sistemlerinde kullanıyoruz. Ürettiğimiz verilere bağlı olarak, yeni donanımlarla daha da etkin veri transfer ve saklama yöntemleri kullanıyoruz. Cep telefonları, bilgisayarlar bunların sadece birkaçı. Okumaya devam et

Kotler’den Yarına Dersler

Kotler’den Yarına Dersler

Sedef Seçkin Büyük, CAPITAL

Philip Kotler’i hepimiz tanıyoruz. “Pazarlamanın efsane gurusu”, yeni kitabıyla iş dünyasının gündemine yerleşti. “Her Yöneticinin Bilmesi Gereken 80 Kavram: A’dan Z’ye Pazarlama Bakışı” adlı bu kitapta, yöneticilere, kritik öğütlerde bulunuyor, yükselen trendler ve yaklaşımları anlatıyor. “Bu kitabı 800 sayfalık ders kitaplarını okumak için zamanı olmayanlar için yazdım” diyen Kotler’in önerileri, yöneticiler için kritik önem taşıyor…

Bütün dünyada “Pazarlamanın efsane gurusu” olarak adlandırılan Philip Kotler, yeni kitabıyla tekrar iş dünyasının gündemine oturdu. Ünlü guru Philip Kotler, yeni kitabında günümüzde pazarlama açısından kritik olduğunu düşündüğü 80 kavramı anlatıyor. Kotler, bu kitabı, “800 sayfalık ders kitaplarını okumak için vakti olmayan yöneticiler” için yazdığını söylüyor.

Kitabın adı “Marketing Insights From A to Z: 80 Concepts Every Manager Needs To Know” (Her Yöneticinin Bilmesi Gereken 80 Kavram: A’dan Z’ye Pazarlama Bakışı)… Okumaya devam et

Dondurmam Gaymak”ın Müşterisi Kim?

Dondurmam Gaymak”ın Müşterisi Kim?

Prof. Dr. İSMAİL KAYA

Capital’in yalancısıyım. Hani şu kendini “Türkiye’nin en iyi iş ve ekonomi dergisi” olarak reklâm eden aylık dergi. Çoktandır okumaz olmuştum. Bir öğrencimin birşey göstermek için getirdiği 9. sayısındaki bir yazının başlığını görünce içimden önce “Yuh” demek geçti, sonra o kadar kaba olmaması için, işte başlıktaki şu sözler dilimden döküldü: “Sen de mi be Kotler?” Bu tepkime öğrencim de şaşırdı. Meğer bir süredir, Harvard Business Review dergisinden Fortis’in katkılarıyla başlığı altında makaleler çevirir yayınlarlarmış. Gördüğüm yazının başlığı “Pazarlama & Satış Savaşları nasıl önlenir?” Gibisinden bir şeydi. (Yazının aslının HBR’nin hangi yıla ait sayısından alındığına dair hiçbir bilgi de bulamadım.) Ünü dünyaları sarmış, Kotler gibi biri, iki başka isimle birlikte kaleme aldıkları o yazıda, satışın mı pazarlamaya yoksa pazarlamanın mı satışa destek olduğu tartışmalarına; adeta kimin kimden büyük olduğu itişmelerine temas ediyorlar ve çözümü de, bu iki “departman”ın arasındaki ilişkilerde yattığına işaret ediyorlardı. Okumaya devam et

Milyoner İletişimi

Milyoner İletişimi

Onur YANIK

Türkiye’de Thomas J. Stanley’i tanıyanların sayısı, iki elin parmaklarını geçmez.

Mütevazi bir Amerikan vatandaşı olan Stanley, işletme yönetimi doktorasına sahip bir muhasebecidir.

İş hayatına 80’li yıllarından başında, genç bir finans danışmanı olarak başlayan ve kendi şirketini kuran Stanley, uzun bir süre hiç bir şirkete ya da şahsa hizmet sunamamıştır. Thomas J. Stanley’in şirketi bugün, 50 kişilik kadrosuyla 800’ün üzerinde dolar milyonerinin, beraberinde pek çok milyarderin bütünleşik finans danışmanıdır.

20 yıllık muhasebecilik kariyerinin yanında Stanley, global pazarlama arenasını derinden etkilemeyi başarmış bir ağ/şebeke geliştirme (Networking) uzmanıdır. Stanley’in “Varlıklı” insanları etkilemeye yönelik özel araştırma ve uygulamaları, kendisine pazarlama profesörlüğü titrini kazandırmıştır.

Prof. Thomas J. Stanley bugün “Varlık/Affluent” konusunda sadece Amerika’nın değil, dünyanın en önde gelen kanaat önderlerinden biridir. Stanley aynı zamanda, Varlıklı Pazarlar Enstitüsü’nün (Affluent Market Institute) başkanıdır. Okumaya devam et

Ticari Pazarlama (Trade Marketing)

Ticari Pazarlama (Trade Marketing)

Zeki Yüksekbilgili

Pazarlama bileşimini göz önüne aldığımızda, artık hiç kuşkusuz kabul görmüş dört ana konu ile karşılaşıyoruz; ürün (neyi satacağız?), fiyat (kaça satacağız?), dağıtım (nerde satacağız?) ve tanıtım (ürünü nasıl çekici yapacağız?). Aslında tam da bu noktada, pazarlama ve satışı birbirinden mümkün olduğu kadar ayırmaya çalışıyoruz. Pazarlama daha ürün planlama safhasında başlarken satış ürün sonrası gerçekleşen bir fonksiyon ve pazarlama mümkün olduğu kadar tek bir hedefe yoğunlaşıyor; “satışı gereksiz hale getirmek”.

Pazarlamanın konsantrasyonu son kullanıcı-tüketici olduğundan, tüm pazarlama faaliyetleri kısaca son kullanıcının ürünü daha fazla kabullenmesini, denemesini, kullanmaya devam etmesini sağlamak olarak düşünülebilir. Bu noktada karşımıza ciddi bir soru ortaya çıkıyor; son kullanıcıyı ikna eden pazarlama, bu ürünün son kullanıcıya ulaşması için gerekli olan noktalara girmesini, bu noktalarda doğru şekilde sunulmasını ve gerekli olan noktalarda bulunmaya devam etmeyi nasıl sağlayacaktır? Bir diğer soru ise, bu uygulamaları kimin yapacağı; satış mı yoksa pazarlama mı?

İşte “ticari pazarlama” burada devreye giriyor. Kısaca toptancı, perakendeci, distribütörlere yönelen ve bunların taleplerini arttırma çabaları olarak sınırlandırabileceğimiz . Ticari pazarlama yoluyla, perakendeciler ilgili firmanın mallarına rakip mallar karşısında daha güçlü destek verebiliyor. Ticari reklam, kişisel satış, toptan fiyatlandırma, ödeme seçenekleri, iade hizmetleri, özel teşhir izinleri, promosyon destek gibi pazarlama araçlarından yararlanılıyor. İmalatçı firmalar böylece dağıtım organları nezdinde daha kabul görebilir bir pozisyona geliyor. Okumaya devam et

İmdat! Satış elemanlarım satış yapamıyor!

İmdat! Satış elemanlarım satış yapamıyor!

İlanı verirsiniz, özgeçmişler gelmeye başlar, görüşmeleri yapar, en iyi satış yapacağına ikna olduklarınızı işe alırsınız, ürünlerinizle ilgili eğitim de verirsiniz, ondan sonra beklersiniz ki satışlar gelsin…

Bir-iki ay geçer, sihirli değnek durumları yoktur, tabii dersiniz, yeni arkadaş(lar) daha firmamıza, bize, sektörümüze vb. alışamadı. Bu arada bir taraftan firmanızı ayakta tutmak için gereken satışları siz yapmaya devam etmektesiniz. Birkaç ay daha geçer, bir kıpırtılar, orada bir satış, burada bir sipariş filan ama umduğunuz performans bir türlü gelmiyor, iyi başlayan görüşmelerin sonu bir türlü bağlanamıyor, bir ümitlenme, bir hayal kırıklığı, bir yukarı bir aşağı, oysa ki işe alırken ne kadar da ümit vericiydi değil mi? Ünlü Pareto kuralı her şekilde doğrulanıyor gibi: Satışların %80’ini satış elemanlarının %20’si yapar.

Tanıdık geldi mi senaryo? İşte  iş sahiplerinden en çok duyduğum şikâyetlerden biri daha. Önceden tahmin edilebilen satış sonuçlarına sahip olamamak, dolayısıyla hedef koyamamak veya büyütememek. Ama merak etmeyin, bu meseleyi yine önceki makalelerimizde olduğu gibi bu sefer de adım adım çözeceğiz. Bittiğinde siz de biteceksiniz, tabii iyi anlamda! Okumaya devam et