Bulut Kafalılar

Bulut Kafalılar

Mehmet Gökhan KARATOY

Tüm dünyanın geldiği bu süreçte büyük bir dönüşüm ve değişim sürecine girdiğimizi söyleyebilirim. İnsan beyni zaman içinde çağın gerekliliği doğrultusunda her ortama adapte olduğu gibi günümüzde de dijital ortamlara evrilerek adapte olacak. Yenidünya düzeninde ayakları yere basan fakat kafası bulutlarda çalışan bir sisteme doğru ilerliyoruz. Aklı bulutlarda olan yeni nesle hazırlıklı olmalıyız.  Aslında yüzyıllar boyu beklenen bir sürecin başındayız. Bu süreç neler getirecek, neler götürecek, nasıl hazırlık yapmalıyız anlatmaya çalışacağım. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, yıkıcı inovasyon ile dijital sosyalleşme arasında ciddi benzerlikler bulunmakta ve bu süreçte insanlığa ve alışkanlıklarına format atılmaktadır.

Dijital yaşam, mobil uygulamalar yeni bir kavram olmasa da içinde bulunduğumuz bu dönemde dijital aygıtlara hiç bu kadar yakın olmamıştık. Şartlar bizleri dijitalleşmeye zorlamakta ve buna uyum sağlayan kurum ve bireylerin yaşamlarına normal bir şekilde devam ettiklerini görebiliyoruz. Dijital sosyalleşme nedir? Farkındaysanız artık daha önce çok sık görüşmediğimiz akrabalarımızla ve arkadaşlarımızla dijital ortamda görüşür olduk. Normalde yaşamımızın bir parçası olan dijital süreçleri pandemi döneminde test etmiş ve daha da benimsemiş olduk. Bu aslında kopmaya yüz tutan ilişkilerimizi dijital ve mobil platformlar üzerinden tekrar sağlamlaştırmaktadır. Aslında bu şu demek oluyor, ileriki süreçte birçok ziyaretimizi fiziken değil sanal olarak gerçekleştireceğiz ve ister istemez daha önce şahit olduğumuz yıkıcı inovasyon örneklerine bir yenisi daha eklenecektir. Bu durumun sonunda alışveriş, ziyaretler, toplantılar, ofis içi çalışma ortamları vb. birçok konunun değişeceği anlamına gelmektedir. Bu süreçte nelerin yıkılacağı ve nelerin yeniler arasında yer alacağını ön görmek ve ona göre hazırlık yapmak gerekecek. Artık birçok şeyi internet üzerinden yapabiliyor olduğumuz bir dönemdeyiz. Öyle ki, birçok banka çalışanı bile evden çalışarak çalışmalarını aksatmadan müşterilerine hizmet vermeyi başarabilmiştir. Peki bizler ne yapacağız? Darwin’e atfedilen “Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan… Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan!”Ayakta kalabilmek için çağa ayak uyduracağız. Bu hem bireysel olarak hem de kurumsal olarak tüm şirketlerin dikkate alması gereken ciddi bir durumdur. Çağa ayak uyduramayan birçok uluslararası şirketlerin tarihe karıştığı günümüzde, ya tarih yazacaksınız ya da tarihe karışacaksınız.

Okumaya devam et

Corona Virüs ve Pazarlama

Corona Virüs Ve Pazarlama
Dr. Zeki Yüksekbilgili

Corona virüsü salgını, istisnasız dünyadaki tüm ülkelerin ekonomilerini alt üst etti. Bu durumun da kısa süre içerisinde düzelmesi pek de olası gözükmüyor. Ülkeler, bu kriz ile başa çıkabilmek için farklı önlemler aldılar. Tüm bu önlemler de özellikle ekonomik anlamda bir krizin tüm ülkelerde baş göstermesine sebep oldu. Doğal olarak tüm işletmeler, bu kriz karşısında farklı önlemler ile ayakta kalmaya çalışıyorlar…
Kriz, en basit haliyle “Bir ülkede veya ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran” olarak tanımlanabilir. Şu anda yaşadığmız Corona virüsü salgını kaynaklı kriz, her alanda iş hayatını etkiliyor. Ama kriz dönemlerinde, özellikle pazarlama alanında yapılacak manevralar ile ciddi anlamda krizi yönetmek mümkün olabilir.

Kriz zamanlarında belki de en büyük problem pazarlama, çünkü tüketicilerde talep azalıyor, harcama eğilimi düşüyor, üreticilere, ürün ve hizmetlere olan güven azalıyor. Üstelik mevcut Corono virüs salgını sebebiyle insanların salgının yayılmasını önlemek amacıyla evlerine kapanmaları işlerin neredeyse durma noktasına gelmesine neden olmuş durumda.
İşte krizde pazarlama yönetimi tam da burada devreye giriyor;

Kriz zamanlarında, firmaların ilk yaptıkları şey, tanıtım faaliyetlerine ara vermektir. Firmaların büyük bir çoğunluğu kriz ortamı düzelene kadar beklemeyi tercih ederler. Kriz zamanlarında yapılacak tanıtım faaliyetleri, sanılanın aksine çok etkili ve güçlüdür. Öncelikle, reklam hiç olmadığı kadar etkili olur, çünkü kriz zamanlarında tanıtım faaliyetleri yok denecek kadar azdır, reklam yapan firmalar hemen göze çarpar, her zaman olduğu gibi onlarca, yüzlerce tanıtım faaliyetleriyle bombardımana tutulayan tüketici, bu tanıtım faaliyetini hemen fark eder. Bu zamanda, az olan tanıtım faaliyetleri sayesinde, tanıtım yapan firma, tüketiciye krize rağmen faaliyetlerine devam ettiği ve güvenilir bir firma olduğu mesajlarını verir. Bu mesajlar sayesinde, tanıtım faaliyetlerinde bulunan firmalar, pazar paylarını ciddi anlamda büyütebilirler.
Okumaya devam et

2017 Yılı Pazarlama Trendleri

2017 Yılı Pazarlama Trendleri
Dr.Zeki Yüksekbilgili

http://www.zeki.yuksekbilgili.com

Her yıl olduğu gibi, bu yıl da pazarlama trendlerinin neler olacağını içeren bir yazı yazmak gerekti, zira çevremde birçok kişi bu soruyu daha şimdiden sormaya başladı bile…
2017 yılında pazarlamada aktif olarak konuşacağımız yeni trendleri sıralamaya başlamadan önce, Socialnomics’in yazarı Erik Qualman’ın 2017 yılı ile ilgili söylediklerini hatırlamakta yarar var;
• Dünya nüfusunun yarısından fazlası 30 yaşının altında.
• Milenyum neslinin %53’ü “koku duygunu mu, teknolojini mi (internet, cep telefonu, bilgisayar vb.) feda ederdin?” sorusuna “koku duygumu kaybetmeyi tercih ederdim” diye yanıt veriyor.
• 2016 yılı sonu itibari ile Satın alma kararlarının %93’ü sosyal medyadan etkileniyor.
• 2018 yılında mobildeki her şeyin 2/3 si video olacak.
• 2016 yılı itibari ile mobil cihazı olan insan sayısı, diş fırçası olan insan sayısından daha fazla.
• Artık her üç evlilikten biri onlineda başlıyor.
İşte böyle bir dünyada pazarlama trendlerinin dijital pazarlama ile ilgili olması da kaçınılmaz! Gelelim asıl konumuza; işte 2017 yılında etkin olacak pazarlama trendleri;
• Uzun zamandır tartışılan sosyal medyada olmak konusu artık tamamen sonuçlandı; pazarlama yapan hiçbir organizasyon için sosyal medyada olmak ya da olmamak diye bir seçenek yok. Bu günün dünyasında tek seçenek “sosyal medyada aktif olmak”. Okumaya devam et

Sosyal Medyada Müşterilerin Katılımının Marka Değeri Üzerine Etkisi Nasıldır?

Sosyal Medyada Müşterilerin Katılımının Marka Değeri Üzerine Etkisi Nasıldır?

Sezgin Koyun
https://www.sezginkoyun.com

İşletmelerde müşteri katılımı, müşteri sadakati ve marka eşitliği yaratmanın anahtarı olarak görülmektedir (Patterson ve diğerleri, 2006; Passikoff ve Schultz, 2007). Etkili bir pazarlama iletişimi, algılanan marka değeri, marka sadakati, marka birliği ve marka bilinirliğinin artmasında pazarlama stratejilerine yardımcı olacaktır. Oysa sosyal medyada “izlemek, paylaşmak ve yorum yapmak” marka bilincini ve aynı zamanda marka imajını yaratan faaliyetlerdir. Ayrıca, Schivinski ve Dabrowski (2015), sosyal medyada “firma tarafından yaratılmış” ve “kullanıcı tarafından oluşturulan” etkilerinin marka üzerindeki etkilerini göstermiştir. Buna göre, işletme tarafından üretilen bilgilerin yalnızca algı üzerinde etkisi vardır; bu arada, kullanıcı tarafından oluşturulan içerik marka bilinirliği, marka sadakati ve algılanan marka kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir (Schivinski ve Dabrowski, 2015). Bu nedenle, müşteri katılımı marka sonuçları için gerçekten önemlidir.
Okumaya devam et

Karşılıklılık İlkesi

Karşılıklılık İlkesi
Dr.Öğr.Üyesi Zeki Yüksekbilgili
http://zeki.yuksekbilgili.com

1974 yılında bir sosyolog olan Phillip Kunz, evine gelen yılbaşı tebrik kartlarından esinlenerek bir deney tasarladı [1], civarında oturan, hiç tanımadığı 600 ailenin adreslerini tespit etti ve bu ailelere her yılbaşı el yazısı ile tebrik mektupları yolladı. Sonuçlar ilginçti; önce 15-20 daha sonra 200 aileden cevap gelmeye başladı. Cevaplar detaylıydı –bazen 3 hatta 4 sayfa-, aile ile ilgili fotoğraflar içeriyordu. Kunz, tamamen yabancı bir kişiye niye bu kadar özel bilginin yollandığını, niye bu kadar detaylı yazıldığını incelemeye başladı.

Kunz’un cevabı ise, Arizona State Üniversitesinde çalışan Robert Cialdini tarafından verilmişti; karşılıklılık ilkesi. Kısaca tanımlamak gerekirse, İnsanlar iyiliği iyilikle karşılama, kendilerine yapılan bir hoşluğu karşılıksız bırakmama eğilimindedirler. Dolayısıyla bizler, kendimize yapılan iyiliği iyilik ile karşılarız, bize doğum gününde hediye alan arkadaşımıza biz de hediye alırız, bize kutlama mesajı yollayan arkadaşlarımıza biz de kutlama mesajları yollarız.
Okumaya devam et

Biz Nerelerdeyiz?

Biz Nerelerdeyiz?

Dr.Öğr.Üyesi Zeki Yüksekbilgili

http://zeki.yuksekbilgili.com

Pazarlamadaki gelişmeler büyük bir hızla devam ediyor. 2015 yılında Philip Kotler’in “Pazarlama 4.0” kitabında ortaya koyduğu gibi, yeni bir döneme çoktan girdik, girdiğimizi biliyoruz ama şirketler olarak hala gereklerini yerine getirmiyoruz…

Önce çok hızlı bir özet, “nasıl buraya geldik?” sorusunu cevaplayalım;

Pazarlamanın ilk aşaması sanayi çağında ortaya çıkan Pazarlama 1.0 olup; temel olarak hedef pazardan ihtiyaç ve talepleri dikkate almadan ürün satmaya odaklanıldığı için ürün odaklı bir yaklaşım olarak tanımlanabilir.
Okumaya devam et

Pazarlamada Öne Çıkan Trendler

Pazarlamada Öne Çıkan Trendler

Dr.Zeki Yüksekbilgili

http://zeki.yuksekbilgili.com

Son 10 yıl, hem işletmeler hem de bu işletmelerdeki pazarlama profesyonelleri için gerçekten çok hızlı geçti. Birçok yeni teknoloji, trend, uygulama hızlı pazarlama dünyasına girdi, birçoğu da hızlı bu dünyadan ayrıldı. Bu yazımda, belirttiğim hızlı değişim süreci içerisinde özellikle 2019 yılında pazarlama profesyonellerinin takip etmesi ve mevcut işlerine entegre edebilmeleri için çaba göstermeleri gereken temel trendleri sizlerle paylaşmak istedim. Okumaya devam et

Gönül Payı

Gönül Payı
Dr.Zeki Yüksekbilgili

http://zeki.yuksekbilgili.com

Dünya hızla değişiyor, o kadar ki bilginin yarı ömrünün 10 yıl olduğunu kabul etmeye başladık, yani öğrendiğimiz bir bilgi 10 yıl içerisinde geçerliliğini yitiriyor. Bu süreç içerisinde, bu kadar değişimin hızla yaşlandığı bir dünyada pazarlama da gelişmelere ayak uydurabilmek için sürekli değişim içerisinde…

Hızla pazarlamada gerçekleşen büyük değişimlere baktığımızda aslında pazarlamanın 4 farklı evreden geçtiğini söyleyebiliriz;

Pazarlama 1.0:
Pazarlamanın başlangıcı sayılan bu dönemde ürünün merkezdedir. Bu dönemde üretilen her türlü ürün ve hizmet rahatlıkla satılabilmektedir, zira kıtlığı çekilen ürün veya hizmetlerdir. Önemli olan ürün ya da hizmeti üretebilmektir. Çok basit kitlesel pazarlama çabalarıyla ürün ve hizmetler satılabilmektedir. Okumaya devam et

Satış ve Psikolojik Faktörler

Satış ve Psikolojik Faktörler
Emrah Altuntecim

Neden alışveriş yaparız? İhtiyacımız olduğu için. Bazense istediğimiz için… İhtiyaç mı, istek mi? Her zaman bunu anlamak, ayrıştırmak mümkün değil ancak bu yazıyı okuyan herkes alışveriş yapıyor. Satın alınan ürünleri ve hizmetleri de birileri bize satıyor. Satış profesyonelleri de alışveriş yapıyor. Adı üstünde; Alış ve veriş! Sonu olmayan bir döngünün bir parçasıyız. Kainatın tüm döngüsü gibi bizim yaşamımız da alışveriş döngüsüne tabi olarak devam ediyor. Ancak bu döngünün kurallarını bilenler daha fazla zenginleşiyor ve güçleniyor. Kuralını bilmeden hayatını sürdürenler ise çoğunluktalar ve başarılı insanlara gıpta ile bakıyorlar. Kuralları tanımayanlar ise sistemle aralarında ortaya çıkan gerilim nedeni ile var olan güçlerini kaybediyorlar, varlıklarını aşındırıyorlar.
İnsanlar ne satın alırlarsa alsınlar, aldıkları ürünlerin çoğunda yalnızca fizyolojik ihtiyaçlar değil, psikolojik nedenler de söz konusudur. Psikolojimiz, davranışlarımıza yön vermektedir. İnsan davranışlarının önemli bir kısmı psikolojik nedenlere dayalıdır.
Bizler insan psikolojisinin satın alma ve satabilme becerilerini şekillendiren ana faktör olduğunu düşünüyoruz. İnsan psikolojisini etkileyen diğer faktörlerle beraber satış sürecini bir bütün olarak görüyoruz. O halde hem bir bilgi derlemesi, hem de bir deneyim paylaşımı olarak satışı etkileyen faktörleri ele alalım. Öncelikle psikolojik faktörlerle başlayalım: Okumaya devam et

Satışta Beden Dili

Satışta Beden Dili
Yrd.Doç.Dr.Zeki Yüksekbilgili

http://www.zeki.yuksekbilgili.com

Satışta en temel şey, satıcı ile potansiyel alıcı arasında öncelikle güven kurulmasıdır. Bu güvenin kurulmasında en önemli etkenlerden biri kuşkusuz beden dilidir. Zira Mehrebian’ın yaptığı bir araştırmaya göre, 20 dakikalık bir iletişimde sözcüklerin %10, sesin %30, beden dilinin ise %60 etkili olduğu ortaya koyulmuştur.
Dolayısıyla beden dili, satış işi ile uğraşanların muhakkak kontrol etmesi gereken en temel etkendir. Bu yazımda, satıcıların beden dili ile ilgili dikkat etmeleri gereken konuları özetlemeye çalıştım.
Okumaya devam et