Hayır, Bildiğin Pazarlama Değil!!!

Hayır, Bildiğin Pazarlama Değil!!!

Ateş Evren Aydınel

Pazarlama kelimesini hayatımızda belki de binlerce kez duymuşuzdur. Aslında konuyla ilgisi olmayanların daha çok satıcı olarak algıladıkları pazarlamacı kelimesini daha da çok duymuşuzdur. Hani şu verdikleri rahatsızlıklarla sizi bezdiren, kapıdan kovsanız bacadan giren pazarlamacılar.

Oysa bu terime aşina olan birçoğunuzun iyi bildiği gibi Pazarlama; en genel tanımıyla “Tüketicinin; bir başkasının ürününü, hizmetini veya yarattığı bir değeri; satın almaya, kullanmaya veya kabullenmeye yaklaştıran faaliyetler bütünüdür”. Gerektiğinde ürüne de müdahele eder, son adım olan satışı kolaylaştırmak için çalışır, güne değil geleceğe bakar.

Konuya az da olsa yakın olduğunuzu kabul ediyorum. Pazarlama üzerine hiç ders aldınız mı? İlgili bir kitap okudunuz veya özel bir eğitime katıldınız mı? O zaman pazarlamanın 4 P’si (Pazarlama Karması) diye bir kavram da mutlaka duymuşsunuzdur. Yani Product (Ürün), Price (Fiyat), Promotion (Tutundurma) ve Place (Yer). Tabi bunun zamanla 7, 8 hatta 10 P li değişik uyarlamaları da çıktı. Fazla derine inmeye gerek yok. Tüm bunlar pazarlamanın temel unsurlarıdır ve hemen her yerde bu başlıklar altında az ya da çok detaylı bilgiler edinir ve uygularsınız. Okumaya devam et

TBox Pazarlama Stratejisi ve Karşılaşacağı Sorunlar

TBox Pazarlama Stratejisi ve Karşılaşacağı Sorunlar

N.Kutalp Koyunoğlu

1.T-box’ın marka stratejisi

“Her şey küçücük bir küpün içine sıkıştırılmış bir tshirtle başladı. Ve bu tshirt T-box’a adını verdi. Sonra ne oldu? T-box gönüllerimizde taht, kalplerimizde salıncak kurdu. Çünkü T-box’ın marka olarak bir stratejisi vardı ve bunu da iyi anlattı.”Evet aslında karmaşık görünen fakat yukardaki cümle kadar basit olan bir ürün T-box.

Boyner Holding kategori olarak klasikleşmiş ve pazarda benzerleriyle dolu olan ürünlerini yaratıcı uygulamalarla biçimlendirerek yeni bir ürün olarak pazara sunmuştur.2003 Mayısta beş ürünle yola çıkan T-box,ürünün proje koordinatörü tarafından Boyner’in ‘korsan’ projesi olarak adlandırılmaktadır.Boyner grubunun,hatta belki de bir tekstil firmasının yarattığı en uçuk ve enteresan reklam stratejisine sahip ürün grubudur.Ürün sunuluşu itibariyle zaten yeterince farklı olduğu için halkta bir şaşkınlık imajı oluşturmaktadır.Bir de üzerine kimsenin aklına gelmemiş yeni reklam mecraları kullanınca T-box kısa sürede şaşılası bir marka bilinirliğine ve satış gamına ulaşmıştır.4 kıtada 4000’den fazla satış noktasında tüketicilere ulaşan T-box,aslında sadece bir tekstil ürünü değil aynı zamanda bir felsefe satıyor gibidir.Mağazalarda kocaman torbaların içindeki kıyafetlerle değil de,cebinize koyabileceğiniz boyutlarda hızlı tüketim mallarıyla çıkmak fikri insanlara çok eğlenceli,farklı heyecan verici gelmiş ve tüm dünyada markaya olan ilgiyi artırmıştır. Okumaya devam et

Gerçeklik Dakikaları

Gerçeklik Dakikaları

İsmet Barutçugil

Bir büyük mağazanın ya da alışveriş merkezinin kapısında sizi güler yüzle karşılayan, selamlayarak kapıyı açan bir görevli çoğu zaman dikkatinizi çekmez. Sonuçta, o görevini yapmaktadır. Kendisinden beklendiği gibi davranmaktadır. Böyle davranması için işe alınmıştır. Böyle davrandığı sürece görevinde kalacak ve ücretini almaya devam edecektir.

Ancak, siz kapıya yaklaştığınızda sırtını dönen, kendisi geçtikten sonra kapının yüzünüze kapanmasına aldırmayan, size sertçe bakan asık suratlı bir görevli ile karşılaşırsanız bunu asla unutmazsınız. Şikayet edecek bir yönetici ararsınız, ya da en azından birçok kişiye bu durumu anlatır, adeta intikam alırsınız ve biraz olsun rahatlarsınız.

Aynı durum, alışverişinizi tamamlayıp ödeme yapmak için kasiyere yaklaştığınızda da geçerlidir. İşini istekle, hızla ve doğru bir şekilde yapan kasiyeri değil, sorun çıkaran, hatalar yapan, işini yavaştan alan kasiyere daha çok dikkat eder, onu hatırlar, onun hakkında daha çok konuşursunuz. Okumaya devam et

Katalizörler

Katalizörler

Prof.Dr.İsmail Kaya

Tavuk, balık, kelle, bunlar yenir elle… Her işin bir erbabı erkânı, usulü âdâbı var.

Fabrika, tesis, hammadde, silah, petrol vesaire pazarlarında olup bitenler, ne süpermarket piyasasına benziyor, ne de dışarıya don-gömlek satmaya.

Halk olarak marketten alışveriş yapmanın inceliklerini öğrenememiş, müşteriyi gaza getirmek için oynanan oyunları anlayamamışken, büyük oyunlara seyirci yapıldık. Dış ticareti öğrenip ayağa kalkacağımız bir dönemde büyük boy çorapların, tepeden inme ağların içine düşüverdik. Okumaya devam et

AVM’ler İçin Satışla Sonuçlanan Pazarlama Faaliyetleri

AVM’ler İçin Satışla Sonuçlanan Pazarlama Faaliyetleri

Zeki Yüksekbilgili

Alış Veriş Merkezleri (AVM) yönetimleri yıllardır benzer pazarlama faaliyetleri üzerine yoğunlaşıyorlar; “AVM’lere mümkün olduğunca çok kişiyi çekebilmek.” Bu amaçla yönetimler, AVM’ler içerisinde konserler, çocuklar için aktiviteler, tiyatro gösterileri ve bunun gibi daha çok insanın AVM’lere gelmesini sağlayacak aktivitelere konsantre oluyorlar. Bu aktivitelerle uzun vadede AVM’lerin birer sosyal aktivite merkezi olmasını hedefliyorlar. Fakat burada çok büyük bir sorun var; çok kişi ile alıveriş yapan kişiler arasındaki fark. Bu tür aktiviteler her ne kadar AVM’lere giren kişi sayısını artırmayı başarsa da, ne yazık ki buralarda ciddi kiralar ile perakendecilik yapan mağazaların satışlarını artırmayı başaramıyor. Üstelik bu aktiviteler hiç de ucuz değil…

Yeni dönemde, artık AVM’lere ciddi baskılar yapan perakendeciler, AVM yönetimlerinden satışları arttıracak çözümler bekliyorlar. Perakendeciler, artık AVM’lerin klasik pazarlama anlayışını bırakıp, daha çok kişiyi AVM’lere çekmek yerine daha çok satışla sonuçlanacak aktivitelere ağırlık verilmesini istiyorlar. Peki bu mümkün mü? Cevap kesinlikle evet.

Bunun için yapılması gereken, satışla sonuçlanacak aktiviteler organize etmek. İşte örnekler; Okumaya devam et

KOBİ’lerimiz Markalaşma Sürecini Başlatarak Güçlü Markalar Ortaya Çıkarabilirler

KOBİ’lerimiz Markalaşma Sürecini Başlatarak Güçlü Markalar Ortaya Çıkarabilirler

Ufuk GERGERLİOĞLU

Marka konusu gündeme geldiği zaman, kobilerimizdeki firma yetkililerimizin kafasında, markaların dış yüzünü ifade eden isim, logo, slogan gibi kavramlar belirmektedir. Markaların iki yüzü vardır. Birinci yüz, markaların görünen tarafı ile ilgilidir. Bu kısım, firma yetkililerimiz tarafından detayları ile bilinmektedir. ikinci yüze, diğer bir deyişle, görünmeyen tarafa geçince durum biraz değişiyor. Kobilerimizin, markaların bu yönüne, birincisi kadar eğilmediklerini söylemek yanlış olmaz. Aslında, bu noktada, marka danışmanlarına ve uzmanlarına  büyük bir sorumluluk düştüğü kanaatindeyim.

Bu önemli konuya, kafalarda net bir oluşum sağlayabilmek adına, somut bir örnekle başlamak istiyorum. İnsan vucudundaki dış görünümün, markaların görünen yüzüne karşılık geldiğini varsayalım. İnsan için dış görünümün ne kadar önemli olduğunu anlatmamıza gerek yok diye düşünüyorum. Aynı şey markalar içinde geçerlidir. Bir firma için markanın görünen yüzü anlamına gelen firma ismi, logo, sloganlar vs. elbette çok önemlidir. Bir de insan vucudunu ayakta tutan ruh diye nitelediğimiz bir varlık vardır. İnsan için asıl hayati öneme sahip varlıkta bu ruhtur. Ruh olmadan insan vucudunun fazla bir anlamı yoktur. Ruha sahip olmayan vucut için, ceset kavramını kullanırız. Aynı şey markalar içinde geçerlidir. Markaların görünmeyen yüzünü de, insan vucudunu ayakta tutan ruh  ile ilişkilendirmek yerinde olacaktır. Okumaya devam et

Değişen Pazarlar

Değişen Pazarlar

Asuman Bayrak

Fiyata duyarlı müşteriler, yeni rakipler, yeni dağıtım kanalları, yeni iletişim kanalları, İnternet, globalizasyon…  Sadece iş yaptığımız pazar hızla değişmekle kalmıyor, teknoloji de bu değişimi destekliyor: e-ticaret, e-posta, mobil telefonlar, dijital TV, video konferans sistemleri… Şirketler yeni pazarlar bulabilmek için global dünyaya açılmak zorunda. Bugün en önemli sorunumuz fazla kapasite: ürün bol, müşteri kıt! Karşı karşıya kaldığımız bu durum, alıştığımız 4P’nin (product, price, place, promotion) yeniden şekillendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Dijital ekonomi öncesinde piyasa araştırması (gerek duyarsanız) sonucunda ürününüzü tasarlayıp üretir, piyasa koşullarına göre fiyatınızı belirler, yine belirlediğiniz yerde satışa başlardınız ve satışı artırmak için reklam, halkla ilişkiler ve direkt postalama gibi pazarlama araçlarından birkaçını kullanırdınız. Oysa dijital ekonomi ile birlikte güç artık müşteride. Bu sese kulak vermek ve değişime göre hareket planı hazırlamak gerekiyor. Gücün satıcıdan müşteriye geçmesiyle başlayan değişim, yeni pazarlama paradigmasını yarattı: Bütünsel Pazarlama! Bütünsel Pazarlama kavramını; müşteri değeri, temel rekabet yetenekleri ve işbirliği ağları olarak tanımlayabiliriz. Artık pazarlamanın görevi, müşterinin istediği değeri araştırmak ve dinamik bir ortamda bu değeri müşteriyle buluşturmak şeklinde ortaya çıkıyor. Biraz daha açarsak, Okumaya devam et

Pazarlamayı Tanımak, Sıfatları Tanımak

Pazarlamayı Tanımak, Sıfatları Tanımak

Prof.Dr.İsmail Kaya

Pazarlamayı tanımak, bir sanat eserine anlam yüklemek gibi bir iş. Farklı anlam ve algılamalar çağrıştırabiliyor. Bir sanat eserinin gücü, bir yandan herkeste ortak çağrışımlar yaptırabilmesinde, bir yandan da olabildiğince çok değişik anlamlara kapı açmasında yatıyor. Monolisa’nın yüzündeki ifade bize her seferinde yeni bir mesaj sinyallediği için güçlüdür, diyebiliriz. Nitekim, yüz tanıma ve yüzdeki ifadelerle duygular arasında ilişki kurma amacıyla geliştirilmiş bir yazılım kullanılarak gerçekleştirilen analizlerde bu ünlü portrenin yüksek oranda hüzün yanında bir tebessüm ve inceden bir alay da içerdiği saptanmıştı. Bu inceden alayın bir sebebi olabilir mi bilmiyorum ama, bir yoruma göre, Leonardo Da Vinci bu resmi aynada kendine bakarak yapmış.  Pazarlama bir resim gibi iki boyuta, ne de cisimler uzayında üç boyuta sığdırılacak kadar sade. Çok boyutlu ve gökkuşağı kadar “renkli” bir konu. Onun bilinen binlerce renk tonuna yeni tonlar ekleyebilmek için pazarlama yöneticileri ömür boyu çaba harcıyor. Pazarlamaya bakışın bir uzantısı olan uygulamalar da pazarlamanın özel ve farklı yönlerini ortaya çıkarıyor. Pazarlama kelimesinin başına getirilen her sıfat pazarlamanın bir başka özelliğine vurgu yapıyor. Okumaya devam et

PR şirketi nasıl seçilir?

PR şirketi nasıl seçilir?

Mine KILIÇ / Hürriyet İnsan Kaynakları Gazetesi Editörü

Eğer şirketinizin içinde bu işleri yapan biri yoksa “mutlaka”, varsa iki kere “mutlaka” bir PR şirketiyle çalışmalısınız. Bunu sizin için değil, tamamen kendim (medya) için istiyorum. Çünkü sizing PR’cılarınız ve PR şirketlerinizle ben muhatap oluyorum. Onların önerisiyle ya da onlara başvurarak yaptığım haberin kalitesi ve zamanında yetişmesi tamamen onların performansına bağlı oluyor.

PR, şirketi bir anlamda sizin “kurumsal imajınız”. Siz ne iseniz, çalışmayı seçtiğiniz şirket de o. Beni taciz eden, abuk sabuk bültenler yollayan, çat kapı gelen, olur olmaz arayan, yaptığım işle alakası olmayan öneriler getiren, reklamcılar üzerinden üzerime çullanan, müşterisi olan şirketin gücünü tehdit unsuru olarak kullanan şirketlerden biriyle çalışıyorsanız ben sizi de “onun gibi” bilirim.

İki yıl önce bir grup PR çalışanına kısa bir sunum yapmıştım. Sunumun başlığı “PR-Medya İlişkilerinde Dokuz Kusurlu Hareket”ti. Bunlar tamamen “tecrübelerden” yola çıkarak ortaya çıkardığım “kusurlardı”.

Peki bunlar neler? Okumaya devam et

Rant Zamanı, Kâr Zamanı

Rant Zamanı, Kâr Zamanı

Prof.Dr.İsmail Kaya

Benim görev yaptığım İstanbul Üniversitesi dahil, üniversiteler bir bir açılıyor. Rektörler törenlerde konuşacaklar. Bakalım koro halinde tekrarlanan bildik sözler dışında bu yıl ne söyleyecekler. Üniversitelerdeki makam rantlarından, unvan hırsıyla yapılan intihallerden, aşırmalardan, öğrencilerin kolaycılığından, bazıları hariç diplomaların rant kapısı olmaktan çıktığından, eğitimin kalitesizliğinden, öğretim üyesi yetersizliğinden, kıtlığından ve başka esas meselelerden de bahsedecekler mi?

Parmağını oynatmadan, ter dökmeden, sırf bir şeylerin kıtlığından istifadeyle, herkesin kavuşamadığı zenginlikler ve bir şekilde ele geçirilmiş değerler üzerinden kazanç bekleyenlere rantiye deniyor. Bir kâr gibi görünse de, rantiye başkasının kesesinden, başkasının kârından yediği için kötüleniyor.

Rant ve rantiyeler sadece gayrimenkulle sınırlı değil. Makam rantı, miras rantı, arazi rantı, tarih rantı, kültür rantı, şeref rantı, yenilik rantı, tekellik rantı, liderlik rantı gibi türleri yanında, ürünler için çok satıyor olmaktan, bir numara marka olarak bilinmekten kaynaklanan başka türlü rantlar da var. Okumaya devam et