Satış ve Pazarlamanın Gelişimi

SATIŞ VE PAZARLAMANIN GELİŞİMİ
Ahmet Üveysi İlhan

Geçmişi insanlık tarihi kadar eski,üretim ve ilişkiler bütünü olan “Satış ve Pazarlama” basitten karmaşığa bir süreç gibi görünse de temeli üretim, gereksinim ve insan ilişkilerine dayanır. Bu süreç bireylerle başlayıp,sonraları topluluklar ve ülkeler arasında bir ilişkiler yumağına bürünmüştür. Tarihte ilk insanların ürettikleri ve avladıklarını birbirleriyle değiştirdikleri(takas)bilinmektedir.
Başlangıçta kar,çıkar ve hırs taşımayan bu ilişki insanlığın değişimi ,ilkel düzenden yerleşik düzene geçişi;özel mülk anlayışıyla birlikte tarımın ve ticaretin gelişmesiyle kurallarını da beraberinde getirdi. Özel mülk ve paranın insan yaşamına egemen olmasıyla üretimde ve ticarette “mal” ve “değer” kavramlarını oluşturdu.
Üretim, mal, para, değer, ticaret,pazarlar Satış ve Pazarlama faaliyetlerini ve sistematiğini oluşturdu.Üretim için çalışanlar (Köle,ırgat,işçi), üretim aletlerini ve malı elinde tutanlar (Toprak sahipleri,derebeyleri; Sanayi devrimiyle fabrikatör,patron) ve bir de ticaret ve satış-pazarlama faaliyetleriyle doğrudan uğraşan Tüccarlar ve Satıcılar satış ve pazarlamanın olmazsa olmazı durumuna geldiler.
Tarihte “İpek ve Baharat Yolu” Avrupa(İngiltere,Fransa,İspanyol’lar) ve Asya’daki (Hindistan ve Çin) ülkelerde yoğun bir ticari hareket gözlenmektedir. Bu faaliyetlerde İpek yolu bir pazarlama yolu özelliğine sahiptir. Dünya’nın öküzün boynuzları üzerinde düz bir tepsi gibi olduğu ilkel kilise inancı keşifler,deniz ve deniz aşırı seferlerle yerini artık Dünya’nın yuvarlak olduğu inancına bırakmış;yeni ülkelerin özelliklede Amerika anakarasının keşfi özellikle İngiliz,Fransız ve İspanyolların Emperyalist amaçlı ve talana dayalı seferleri ve ticaretleri sonucu “Sermaye birikimi” ve ardından Sanayi Devrimiyle Kapitalizm ve kapitalizmin zihniyet yapısı oluşmuş;Makyavelist “Amaca ulaşmak için her yol mubahtır.”ilkesi Kapitalizmin ve kapitalist ekonominin ruhunu ve ana ilkesini oluşturmuştur. Okumaya devam et

Yatmakta Keramet Var

YATMAKTA KERAMET VAR!
Onur Yanık

-PAZARLAMADA LATERAL DÜŞÜNCE-

Ürünlerin birbirine benzediği, elle tutulur kalite değerlerinin yerini soyut kalite değerlerine bıraktığı, mesajların birbirini kopyaladığı, tüketicilerin iletişim yoğunluğundan bunaldığı, acımasız, dengesiz ve değişken bir arena…
İşte karşınızda günümüz pazarlaması!
Her gün onlarca markanın doğduğu, bir o kadarının da öldüğü bu savaş alanında ayakta durmak; hatta ciddi bir fark ve farkındalık yaratmak mı istiyorsunuz?
İş ve iletişim hedeflerinize kolayca ulaşmak, kurumsal itibarınızı artırmak, sadık müşteriler hatta gönüllü kurum sözcüleri mi oluşturmak istiyorsunuz?
Hem kreatif ve efektif, hem de değer katan ve rasyonel bir marka olmanın bir formülü var mı? Geçelim; sadece marka olabilmenin bir matematiği var mı?
Hayatında hiç pazarlama yapmamış pazarlama uzmanlarına ve tek bir kampanya sürecinde bulunmamış reklam hocalarına göre dolu…
AIDA, NADIAS, KISS, 4P, 5P, 3C… Okumaya devam et

Stratejik Pazarlamanın Amacı Satış Gayretini Gereksiz Hale Getirmektir

STRATEJİK PAZARLAMANIN AMACI, SATIŞ GAYRETİNİ GEREKSİZ HALE GETİRMEKTİR.
Ufuk GERGERLİOĞLU

imagesBugün, dünyada veya Türkiye’de satış ve pazarlama üzerine geniş kapsamlı bir anket düzenlenip, ‘pazarlama ve satış sizin için ne anlama geliyor?’ diye sorulsa, eminim ki katılımcıların çok büyük bölümü, pazarlama ile satışın aynı anlama geldiğini söyleyeceklerdir. Pazarlama ve satış üzerine yazılan yerli ve yabancı kaynaklı kitaplarda dahi bu kavramlar birbiriyle aynı anlamda kullanılmaktadır.
Pazarlama ve satış kavramlarının ayrımına girmeden önce, pazarlamayı satıştan ayıran en önemli kıstas olan strateji ve pazarlama ilişkisinden bahsetmek gerekecektir. Pazarlama kavramının strateji kavramıyla bütünleştirilmesi, satış ve pazarlama ayırımının oluşmasında en temel kriter olarak karşımıza çıkmaktadır.
Stratejik pazarlamada üç kritik süreç vardır. Birincisi; değerin tanımlanması, ikincisi; tanımlanan bu değerin üretilmesi, üçüncüsü de tanımlanıp üretilen bu değerin sunulmasıdır. Bu süreçlerden ilki tamamen stratejik pazarlama ile ilgilidir. Okumaya devam et

CRM – Müşteri İlişkileri Yönetimi

CRM – MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ
Memet Özkan
Yönetim Danışmanı

CRMAslında müşteri biziz!

Ne kadar üretirsek üretelim, ne kadar satarsak satalım, ne kadar çok müşterimiz olursa olsun, aslında müşteri biziz! Çünkü ürettiklerimizin ve sattıklarımızın yanı sıra bizim de müşterisi olduğumuz, kullanıyor olmaktan mutluluk duyduğumuz ya da şikayetçi olduğumuz bir çok ürün ve servis var.
Şirketinizde “müşteri ilişkileri yönetimi”ni uygulayın, müşteriyi yakından dinleyin, ürün ya da servisten ne isteyeceğini bilin, ona ait bir veri tabanı oluşturun, onu belli ölçeklerde segmante edin, sonra bu segmantasyonlara uygun bir şekilde ona servis verin, kârlı olan ve kârlı olmayan müşteriyi ayırtedin, sadık müşteri yaratın… derken aslında kendimize nasıl davranılması gerektiğini söylüyoruz.
Peki ya biz? Bir ürünün ya da servisin bizimle nasıl bir ilişki kurmasını istiyoruz?
Bu soruya yanıtınız her ne ise, “müşteri ilişkileri yönetimi” işte odur!
Müşteri ilişkileri yönetimi, çok uzun yıllardan beri ürün odaklı yaklaşımları benimsemiş ve bu şekilde iş yapma biçimleri geliştirmiş olan iş ve yönetim dünyasında son yıllarda sesini duyurmakta olan farklı ve güçlü bir rekabet aracıdır.
Ancak tüm dünyada ve her yeni olgunun başında yaşandığı gibi, ülkemizde de çok çeşitli müşteri ilişkileri yönetimi tanımları üretiliyor ve metodolojileri uygulanıyor. Kavramların tam olarak oturmadığı bir ortamda başarılı olan kadar, başarılı olamayan uygulamaları da bir arada görüyoruz. Yoğun rekabetten bunalmış, gereksinimleri, zevkleri ve bütçeleri çok hızlı bir şekilde değişen müşteri profilini artık kontrol edemeyen şirketler ise, “müşteri ilişkileri yönetimi”ni bir an önce kurtuluş ilacı olarak görmek istiyorlar ancak işe neresinden ve nasıl başlayacaklarını bilemiyorlar.
Müşteri ilişkileri yönetimini bir üretim şirketinde uygulayabilir miyiz yoksa sadece bankaların çağrı merkezlerinden mi yapılıyor? Cep telefonlarından yapılan birebir pazarlama mı, yoksa e-posta ile mi yapılıyor? Veri ambarı mı yoksa iş zekası sistemleri mi? Bir toplam kalite metodolojisi mi yoksa bir pazarlama metodolojisi mi? Ve daha nice sorular!  Okumaya devam et

Pazarlamanın Gizli Gücü: Koku…

Pazarlamanın Gizli Gücü: Koku…
Eren Gökyer

1Kurumsal kimlik, kurumsal logo, kurumsal itibar, kurumsal disiplin gibi tanımlamalar, iş dünyasında çok kullanılan, profesyonelliğin işareti olan kavramlardır. En azından yaptığımız bir sohbette, okuduğumuz bir makalede, izlediğimiz bir yayında yukarıda bahsedilen tanımlamalara illaki denk gelmişizdir. Peki “kurumsal koku”. Evet yanlış okumadınız; “Kurumsal Koku” da, günümüzde markaların kimliğini, pazarlama mesajlarını ifade eden, son kullanıcının satın alma fikri üzerinde oldukça etki eden bir olgu haline gelmiştir.

“Kokusal Pazarlama” (Scent Marketing) adı verilen pazarlama stratejisi markalar tarafından etkin bir şekilde kullanılıyor. İnsanın sahip olduğu 5 duyu arasında en etkin olanı koku alma duyusudur. Bir insan, görmeden, duymadan hayatını devam ettirebilir; fakat nefes almadan yaşaması mümkün değildir. Bilimsel olarakta açıklandığı üzere, insan günde 20 bin kez nefes alıp verir ve aynı zamanda aynı sayıda etrafını koklar. Bu gücü fark eden markalar, “Kokusal Pazarlama” stratejilerini devreye koyarak müşteriler satın alma kararlarında etkili olmaya çalışıyorlar.

Bir mağazaya ya da mekana girdiğimizde, neredeyse hepimizin ilk dikkatini çeken, ortamın kokusu olur. Ortamın kokusuna göre izlenimimiz olumlu ya da olumsuz olur. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; bir kişi iyi bir izlenim edindiğinde mağazada ya da mekan da kalış süresi otomatik olarak %20 artıyor ve bu da %70 daha fazla satış yapma ihtimalini oluşturuyor. Okumaya devam et

Alışveriş Merkezleri’nin Yeni Tanımlanması

Alışveriş Merkezleri’nin Yeni Tanımlanması
Dr.Saadet UĞURLU

avm21.yüzyılda alışveriş merkezleri nereye gitmektedir? Alışverişin bir zorunluluk olmaktan çıkıp bir eğlenceye dönüştüğü günümüzde, yeni bin yılda alışveriş merkezleri ve mağaza konumlandırılması nasıl olmalıdır? Alışveriş Merkezleri ziyaretçilerine neler vaad etmekte? Değişen tüketiciye alışveriş merkezleri ayak uydurabiliyorlar mı?

Perakendecilik sektörü önümüzdeki yıllarda birçok değişime ve gelişime uğrarken alışveriş merkezlerinin de bu gelişimlere ayak uydurmaması tabi ki düşünülemezdi. Tüketici alışkanlıklarının hızla küresel bir dönüşüme uğradığı günümüzde bir alışveriş merkezinin başarılı olabilmesi için, başarılı fiyat indirimlerine, kaliteye ve eğlencenin yanı sıra alışveriş merkezlerinde yeni formatlar ortaya koymalıdır. Artık perakende ile eğlencenin birbiriyle bütünleşip, bunun yanı sıra merkezlerin özgün olması, kaliteyi ve eğlenceyi bir arada sunmasının da işin temelini oluşturmaktadır.

Son yıllarda nüfusun hızla artması, teknolojinin gelişmesi, kentleşme hareketleri, kadınların çalışma hayatına yönelmesi, sosyo-kültürel faktörlerdeki değişmeler, tüketici kitlesini ve tüketim hacmini arttırmakla beraber, tüketicilerin satın alma alışkanlıklarının, tercihlerinin ve hayat tarzlarının değişmesine neden olmuştur. Okumaya devam et

Pazarlama İçin Geçmişten Bir Yöntem: Retro Marketing

Pazarlama İçin Geçmişten Bir Yöntem: Retro Marketing
Tuna Dipçin

Marka konumlandırması yerel olsun, global olsun, dev bir firma ya da start-up olsun, bütün firmalar için önemlidir. Bunu yaratırken anahtar nokta ise müşteri ile kurulacak ilişkidir. Müşterinin gözünde oluşan firma algısı, firmanın kimliği ile ne kadar uyumlu olursa, o kadar sağlıklı ve uzun süreli bir ilişki oluşur. Algılara yönelik iletişim çalışması yaparken de müşterilerin halihazırda sahip oldukları duygulara ve bilgilere hitap etmek, geçmişteki algılarını su yüzüne çıkartıp, bunu marka kimliği ile özdeşleştirmek bunun en başarılı yollarından birisi.

Retro sözcüğü en basit haliyle “geçmiş” anlamına geliyor. Retro marketing de anı haline gelmiş algıları marka ile birleştirerek, müşteri ile benzer hislere sahip bir marka olduğunu gösterme yöntemi olarak tanımlanabilir. His kavramı retro marketing için çok önemli bir dayanak noktasıdır, çünkü retro marketingin arkasındaki konsept, tanışık bir görsel, ses ya da objeyi hatırlatmaya dayanmaktadır. Okumaya devam et

Uçlardaki Müşteriler

Uçlardaki Müşteriler

Zeki Yüksekbilgili

Pazarlama konusunda belki de dünyada en fazla yayın yapmış otoritelerin başında gelen Philip Kotler, pazarlamayı “firmaların, hangi malların veya hizmetlerin müşterilerinin ilgisini çekeceğini tayin etmeleri ve satışlar, iletişim ve işletme idaresi geliştirmeleri için stratejileri belirlemeleri süreci” olarak tanımlıyor. Bu süreç içerisinde belki de en kritik aşama, müşterilerin hangi mal ve hizmetlere ilgi göstereceğini tayin etmektir. Zaten pazarlamada en fazla değer verilen ve zaman harcanan aşama da ürün ve hizmet belirleme, daha önce belirlenen ürün ve hizmetlerin ne tür değişikliklerle pazara yeniden sunulacağını belirleme aşaması olmuştur.

Bu amaçla pazarlamacılar öncelikle hedef pazarlarını belirleyip, daha sonra belirledikleri hedef pazarda bulunan müşterilerinin profillerini çıkartma yolunu seçtiler. Akabinde de bu profile uygun kişileri bulup, bu kişiler ile yapılan testler sonrasında ürün ve hizmetlerini şekillendirdiler. Yani tüm süreç, ürün ve hizmetleri kullanan veya kullanma olasılığı olan ‘ortalama müşterilerin’ tercihleri  üzerine kuruldu. Teknik olarak bu seçim doğru, çünkü müşterilerin çoğunluğu bu ortalama müşterilerden oluşmakta… Okumaya devam et

İşletmelerin Ölçmesi Gereken Sayılar

İşletmelerin Ölçmesi Gereken Sayılar

Şeyda Selçuk

Kaynak: http://dijitalpano.wordpress.com/2013/08/05/isletmelerin-olcmesi-gereken-sayilar/

İşletmelerin ilerleyebilmesi için nerede olduklarının, ne yaptıklarının farkına varması gerekiyor. Bu yüzden de rakamlar bulunduğunuz yeri değerlendirmedeki en önemli referanslardan biri…

Peki hangi sayıları ölçmeniz ve düzenli takip etmeniz gerekiyor.

Buyrunuz işletmenizin mevcut durum değerlendirmesi ve gelecek planlarını etkileyen sayılar:

  • Her Müşteriniz İçİn Sizinle Kalma Rakamını Belirleyin

Diyelim bir müşteriniz sizden yılda 5 defa, 100tl’lik bir ürün alıyor ve sizden satın alma yaptığı yıl sayısı 4. Bu durumda bu müşteri için sizinle kalma değeri: 5 x 100 x 4 = 2000.

Bu müşteriyi kazanmak ve korumak için yapacağınız harcama rakamını belirlerken bu rakamı dikkate almanız gerekiyor.

  • Yeni Müşteri Kazanma Maliyetiniz

Diyelim bir kampanya yaptınız veya bir reklam verdiniz. Bu kampanya veya reklam sonrası kazanılan yeni müşterileri ölçmeniz gerekiyor.

Bir örnek verelim. 2000tl’lik bir reklam verdiğinizi düşünün. Bunun sonucunda 100 adet müşteri adayı sizinle iletişime geçmiş ve sonrasında da 50 kişi ürününüzü/hizmetinizi almış olsun. Bu durumda yeni müşterilerinizi kazanma maliyetiniz 2.000tl / 50 = 40t’dir.

Yeni müşteri kazanma maliyetinizi kârınızla karşılaştırın.

Eğer her bir müşterinizden elde ettiğiniz kâr bu rakamın altındaysa, pazarlama planınızı revize etmeniz gerekir. Okumaya devam et

Şairane Pazarlama

Şairane Pazarlama

metaphorsProf. Gerald Zaltman / Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi

Prof. Gerald Zaltman, Harvard üniversitesi öğretim üyelerinden. Tatil için gittiği Nepal’de fotoğraf çekmek istedi. Şimdi çok ünlü olan “pazarlama anlayışı”nın temeli de işte orada atıldı. Kamerayı Nepalli birine verdi. “Resimleri ben çektiğimde kendi bakış açımdan olacaktı. Nepal’in kendisini yansıtmayacaktı” diyor. Böylece, “metaphor marketing “metafor pazarlama” da orada hayat buldu. Ünlü şirketler tarafından kullanılan, “şairane pazarlama” da denilen yöntem, imajlar yoluyla, bilinç altındaki düşünceleri ortaya çıkarmayı hedefliyor.

Noktaları bir araya getirdiğinizde, ortaya mutlaka bir resim çıkacaktır. Başka bir ifade ile hayattaki her şey bir bütünün parçasıdır. Belki de bu yüzden olaylara geniş açılardan bakmalı… Tek bir noktada sabit bir şekilde durarak resmin bütününü görmek mümkün olamaz. Çünkü, durduğunuz yöne göre algınız da değişecektir.

Algıyı etkileyen binlerce şey olabilir. Durduğunuz yere göre perspektif de farklılaşabilir. Bu da algıyla da oynar. Hatta her şeyi rüzgarın estiği yöne ya da güneş ışınlarının vuruşuna göre başka bir şekilde görebilirsiniz. Aslında tüm bunların özeti şu: “Anlatabilecekleriniz, karşınızdakinin anladıklarıyla kısıtlıdır ve görecekleriniz, baktığınız yönle sınırlıdır.” Algı. Her şey algı… Okumaya devam et