Eğlencenin Yörüngesinde Pazarlama

Eğlencenin Yörüngesinde Pazarlama

Hakan Tunçel

Dünyanın canı sıkılıyor; savaşlar, ekonomik krizler, siyasi çalkantılar, doğal afetler, terör… Öte yandan 21. yüzyılın insanı, teknoloji geliştikçe daha rahat edeceğini umarken, her an işiyle bağlantıda olduğu, özgürlüğünü feda ettiği, fazla hızlı bir yaşam biçimine alışmak zorunda. Derinlemesine düşünme efleksini gittikçe kaybeden, sabırsız, çabuk unutan, her tür bilgiye her an ulaşabilmenin kayıtsızlığıyla ve her an her yerde ulaşılabilir, gözlenebilir olmanın korkusuyla yaşayan yeni bir tüketici tipolojisi oluşuyor. Bilişim devrimiyle çehresi değişen medya araçlarının yoğunluğundaki pazarlarda, markaların rakiplerinden ‘farklı’ faydalarını enformasyona doymuş tüketicilerine anlatmaları, onları ikna etmeleri geçmişe göre çok daha zor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde Amerikalılar yeni bir pazarlama reçetesi bulmuştu. Her derde deva: Eğlence! Canı sıkılan dünyayı eğlendirirken, her kesimden tüketiciyi ikna etmenin, bilgilendirmenin daha elverişli olduğunu Amerikalı pazarlamacılar 50 yıldır biliyorlar. ‘Eğlendirerek pazarlamak’ yaklaşımı, artık bütün dünyada birçok markanın referansı olmaya başladı. Bugün, eğlence unsurunun olmadığı reklam neredeyse yok gibi. Fazla ciddi ve sıkıcı görünmek adeta markaların korkulu rüyası oldu. Pazarlamacılar eğlence endüstrisi ve spor sektöründen maksimum fayda sağlama çabasındalar.

Eğlence endüstrisiyle işbirliği

Hollywood başta olmak üzere dünya sineması, büyük markaların pazarlama iletişimi aracı haline geldi. Blockbuster olarak adlandırılan gişe filmlerine daha senaryo aşamasında markalar sponsor olmak için sıraya giriyorlar. Türkiye’deki pazarlama uygulamalarında sık rastlanmayan iki veya daha çok markanın ortaklaşa promosyon faaliyetinde bulunmalarını ifade eden ‘Tie-in’, ABD’de büyük markaların başvurduğu kârlı bir pazarlama iletişimi yolu. Eğlence unsuru ise yine başrolde kuşkusuz. Ürünler aynı şirketten olabildiği gibi (intra tie-in) farklı şirketlerden de olabiliyor (inter tie-in). Belki de bu işi en iyi kotaran, fast-food sektörüyle Hollywood işbirliği olmuştur. Örneğin McDonald’s şubelerinde genç ve çocuk hedef kitleye yönelik olarak hazırlanan yemek menüleri yıllardır Disney ve Pixar stüdyolarının vizyon filmlerindeki temalar ve karakterlerle ilişkilendiriliyor. Filme gelenlere indirimli McDonald’s kuponları verilirken, McDonald’s dükkanlarını ziyaret edenler filmin afişleri ve oyuncaklarıyla karşılaşıyorlar. Ayrıca Mattel, Toys’R’Us gibi oyuncak ve çizgi roman üreticileri de benzer projelerde yer alıyorlar. Tie-in uygulamasının temelinde kazan-kazan anlayışı var. İki farklı ürün gamındaki markanın ortak hedef kitleleri üzerinde daha etkin olabilmek için bağlantılı eğlence temaları üzerinden işbirliği yapmaları marka beğenisine ve satışlara önemli destek oluyor. Okumaya devam et

Korku Fabrikaları

Korku Fabrikaları

Prof.Dr.İsmail Kaya

Uçak kazaları havayollarının da en büyük korkusudur. Isparta’da ölenlere rahmet, yakınlarına sabır, şirkete de kolaylıklar diliyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar. Kazada yakınlarını kaybedenler şirketin kendilerine tahsis ettiği uçağa bile binmemişler.

“Güzelliğin bir sivilceye bakar” demişler. Ülkeler, insanlar, firmalar, markalar bir anda büyük kayıplara uğramaktan korkuyor, korktukça yeni tedbirler alıyorlar. Bir yandan da korkuyu kullanıyorlar.

Korku, etkili bir dürtü ve güçlü bir ikna tekniği. İnsanları açık veya kapalı korkutmak, korku hissi üretmek, günlük hayatta, iş hayatında ve pazarlamada oldukça yaygın uygulamalar. Korku pazarlaması diye bir şey var. Firmalar, markalar, alakalı alakasız, ürün ve hizmetlerinin satışında korku motifinden sıkça yararlanıyorlar. Okumaya devam et

Zamane Vitrinleri

Zamane Vitrinleri

Aysun Öz Kaşi | Akşam Gazetesi

Eski vitrinleri şöyle bir hatırlayalım; yerden yükseltilen, arkası kapalı platformun üzerine dizilmiş sıra sıra mankenler ve ürünler. Zaman içinde üründen ziyade moda felsefesinin sergilendiği alanlara dönüştü vitrinler. Hatta artık müşteriyle iletişim kurulan yer olarak kabul görüyor.

İlerleyen teknoloji ve insanların alışkanlıklarıyla vitrinlerin anlatımları da değişti. Markanın kimliği konusunda ipuçları taşıyan vitrinlerde, zaman zaman çok ürünlü, kimi zaman ise hiçbir ürünün olmadığı bir anlatım tercih edilebiliyor. Günümüzde vitrin tasarımı konusunda eskiye nazaran önemli farklar ilk bakışta dikkat çekiyor. Örneğin eskiden platformlu ve yüksek olan vitrinler artık mağazayla aynı seviyede. Eskiden arkaları kapalıydı şimdi açık ve mağazanın içinin görünmesine imkan veriyor. Mağazacılığın müşteriye sadece ürün değil, duyguların da satıldığı bir pazarlama faaliyetine dönüştüğü günümüzde, o duyguyu ilk olarak vitrinde ifade etmeniz gerekiyor.

Vitrinler, markanın kendisini anlatma metodu ve müşteriyle kuracağı iletişimin hangi seviyede olduğuyla doğru orantılı olarak kullanılıyor. Eğer söz konusu lüks tüketim ürünlerinin satıldığı bir mağazasıysa anlatım metodu tamamen farklılaşıyor. Hedef kitlesi daha geniş bir alana yayılıyorsa; ışığından sunumuna her şey daha da değişiyor. Okumaya devam et

Daha İyi İnternet Güvenliği İçin 4 Adım

Daha İyi İnternet Güvenliği İçin 4 Adım

Zeki Yüksekbilgili

Günümüzde, işletmelerin başarılı olabilmesi için, dışarıya açılan, tüm dünyaya erişimi sağlayan bir internet bağlantısı olmak zorunda; ama herkesin bildiği bir gerçek de, böyle bir erişim, işletmelerimizi güvenlik problemleri dünyasına da bağlamaktadır.

İnterneti ehlileştirmek, ancak asla gerçekleşmeyecek bir rüya olabilir, ama doğru önlemler alındığında, inetnetin bu hiç de çekici olmayan özelliğinden işletmenizi koruyabilirsiniz.

İşletmenizin büyüklüğü ne olursa olsun, interneti güvenli hale getirmek için gerekli bileşenler aynı olacaktır, sadece bu bileşenlerin miktar ve tipleri değişecektir. Güvenliği sağlamak için, dört adımlı bir plan uygulanmalıdır. Okumaya devam et