Dikkat Çelme Mesleği
Prof.Dr.İsmail Kaya
Ortalık toz duman, “Cambaza bak”tan geçilmiyor. Hokkabazlar, dikkati belli kelimelere yoğunlaştırıp, gözden uzak, işlerini görüyorlar. Dünya ve ülke siyasetinde de aynı taktik tam gaz. Bir takım odaklar, dikkatimizi saptırma projeleriyle meşguller. Tüketici olarak her gün, önümüze çıkan, bizden dikkatimizi talep eden, dikkatimizi çekmeye çalışan, onbinlerce “dikkat çeliciyle” karşılaşıyoruz. Bilgi ve iletişim dünyasında artık “dikkat çekmek” değil “dikkat çelmek” şart. İşin içine şiddetli bir rekabet, kavga ve savaş girdi.
Dikkati çelmeyen, dikkat çekemiyor. İnsan, gönlüyle, zihniyle, gözüyle kulağıyla, eliyle, diliyle hep uyanık ve kedi gibi, bir yerlerden gelecek bir şeylere karşı tetikte. Dikkatim, bir, alt katta çalışan dekorasyoncunun taktuğuna, bir, karşı parktaki çocukların çığlıklarına çeliniyor, elimdeki kitabı bir türlü okuyamıyorum.
Pazarlama bir nevi “dikkat çelme” mesleği. Süpermarketlerde 50 bin çeşit mal, her yıl yayınlanan 500 binden fazlası akademik, sadece ABD’de yayınlanan 20 bin dergi, reklâmlar hariç bunlardaki 250 milyar sayfa bir şekilde dikkatimizi çekmeye çalışıyor. Filmlerin, dizilerin, CD’lerin, DVD’lerin, internet sitelerinin haddi hesabı yok. Ya işte iken çat kapı gelen giden, çalan eden öteki “dikkat hırsızları”?
Hayat öyle ki, birileri sürekli bizim dikkatimizi çalmaya, çelmeye, çekmeye çalışıyor. Hayatta kalabilmek sürekli dikkat ve dikkatini korumak istiyor. Dağılanın, dikkat etmeyenin, odağını, hedefini kaybedenin ayağı kayıyor.
Dikkatimizi korumada ve başkalarının dikkatini çekebilmede ne kadar başarılıyız? Dikkatimizi zaptedemiyorsak ve işimizi yapmak için başkasının dikkatini çelmeyi başaramıyorsak, hedeflerimize ulaşamıyorsak, yeterince müşteri bulamıyorsak, kabahat kimde?
Kabahat, başkalarında, yabancılarda mı? Yoksa kendi ülkesine, ürünlerine, varlıklarına, değerlerine yeterince dikkat etmediği, değer vermediği için, başkalarının dikkatini çekmeyi beceremeyen bizlerde mi?
Suçlu aramayı bırakıp, “dikkat çelmelerine”, “dikkat ekonomisine”, ve “dikkat pazarlamasına” daha fazla dikkat etsek iyi olur. Dünyanın dip köşesindeki insanlara bile dikkat edecek, dikkatlerini çekecek ve onlarla rekabet edeceğiz.
Dikkat korunmazsa, kaçıyor. Kişisel muhafızlarımız kadar, aile içinde, firma çapında ve ülke düzeyinde dikkatimizi çelenlere karşı bizleri uyanık tutacak, uyaracak, “dikkat bekçileri”ne de ihtiyacımız var.
Yoksa? Yandı gülüm keten helva.