Dördüncü Duvarı Yıkmak
Prof.Dr.İsmail Kaya
Pazarlama, siyaset, yönetim, sinema, tiyatro hepsi birer illüzyon. Seyirciyi şaşırtıp, ilgilendirip, keyiflendirip eğlendiriyorlar. Sonunda perde kapanıp gerçek hayatla yüzyüze geliyoruz.
Her gün öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki, insan şaşıp kalıyor. “Sanatçı şaşırmadan, işadamı şaşarak yaşarsa batar.” demişler. Anlaşılan hepimiz sanatçıyız, hala yaşıyoruz.
Tiyatroyu köylere kadar indiremedik ama hayatı bir tiyatro gibi yaşar olduk. Kimi hayatlar komedi, kimileri birer dram. Hayatını dramdan kazandan da var, komediden de… Yaptıklarımız ve yaşadıklarımız bazen komedi bazen dram.
Giyim-kuşamımızda, yediğimiz-içtiğimizde, işimizde-eğlencemizde, gidip-geldiğimiz yerlerde, bedenimizle-beynimizle ilgili konularda, pazarlamacıların da etkili olmaya can attığı bazı kararlarımız yüzünden çevremizden tepkiler alıyoruz. Hele yapmak istediğimiz şey birilerine uymadıysa, vay halimize. Baskılar, alaylar, korkutmalar, dayatmalar bini bir para.
Sanki birileri bizim için bir senaryo yazmış, bizden sadece onu oynamamızı istemekte; kendi hayatımızı yaşamaktan bizi alıkoymakta. Sanki hayatımızda, özgür bir birey olmamızdan, insanca yaşamamızdan rahatsız olan, bizi belli bir oyun, belli bir kalıp içinde tutmaya çalışan, görünmez bir yönetmen var. Bir de onun uydurduğu bir görünmez bir “dördüncü duvar”.
“Dördüncü duvar”, tiyatroda oyuncuları disipline edebilmek, oyuna konsantre olmalarını sağlamak için oyuncuların sahnenin seyirciye açılan ağzını saydam bir duvar gibi görmelerini kolaylaştırmak için üretilmiş bir kavram. Oyuncuların egolarını bilemelerine, seyircinin beğeni veya durgunluğundan etkilenmemelerine, adeta onları yok saymalarına yardımcı oluyor.
Dördüncü duvar sadece oyuncuyla seyirciyi değil, gerçek hayatla hayalî olanı da birbirinden ayırıyor. O yüzden, son zamanlarda tiyatrolar, filmler ve iş hayatı dördüncü duvarı yıkan örneklerle donanmaya başladı. Kariyer yolculuğunda ve siyasette “cam tavanlar” bir bir deliniyor. Pazarlamada oyuncu-seyirci ayrımı kalkıyor. Bir kampanyada herkes hem alıcı hem de satıcı tarafta yer alabiliyor. İnteraktif uygulamalar yayılıyor. Firmalar müşterilerine doğrudan sesleniyor, aralarındaki dördüncü duvarları yıkıyorlar.
İllüzyondan kurtulmak, kendi hayatımızı yaşamak, kendi bedenimize tasarruf edebilmek istiyorsak, pazarlamacıların, medyanın ve başkalarının bizim için ördükleri hayalî duvarları yıkmakla işe başlayalım.
Doğru yolda olduğuna ve yaptığının doğruluğuna inananlar da işlerine baksın, el âlem ne der kaygısından kurtulsunlar.