Modern Zamanlarda Marka Bilinci

Modern Zamanlarda Marka Bilinci

Şeyda Selçuk

Kaynak: http://dijitalpano.wordpress.com/2013/05/24/modern-zamanlarda-marka-bilinci/

 

Modern zamanlarda markalar, bizim bildiğimiz/alışık olduğumuz markalardan biraz farklı…

Modernlikle gelen bu yeni kavram; “marka bilinci” nasıl bir şeymiş, markalar artık nasıl bir tondan/neler söylüyorlar, neler söylemiyorlar… Buyrunuz hep birlikte okuyalım:

Modern Zamanlar

“Modern Zamanlar” an itibarı ile içinde bulunduğumuz bir zaman dilimi… Modern zamanın tanımı sanki tamlamanın içinde gizli gibi; bugün yaşadığımız zaman “modern zaman”, tıpkı yarın yaşayacak olduğumuz gibi… Böyle düşününce zaman nasıl sınırsız ve akıcı ise, modernizm de aynı akıcılıkta hayatımızda mı sorusu geliyor aklıma? Üzerinde düşünülmesi gereken bir soru, biz markalarla modernizm ilişkisine geri dönelim.

Küçülen Dünyada İletişim Kolaylaşıyor mu?

Dünyanın küçüldüğü bir zaman dilimindeyiz. Eskiden çok uzak dediğimiz destinasyonlar artık neredeyse yanıbaşımızda gibi… İstersek konuşuruz, istersek izleriz… Herkesle her an, istediğimiz her yerden, pek çok farklı biçimde iletişim kurabiliriz. Bu yazıyı çok uzak bir yerden okuyup, yorum yazabilirsiniz, ben size birkaç dakika içinde cevap verebilirim.

Teknoloji bu kadar gelişince, iletişim kurmak da aynı oranda gelişiyor mu? Bu coğrafi sınırsızlık ve teknolojik çeşitlilikte markalar için farkındalık yaratmak kolaylaşıyor mu? Galiba göründüğü kadar kolay/hafifletici değil…

Modern Zamanlarda Marka Bilinci

Tüm bu teknolojik çeşitlilik ve yeni mecralar markalar için insanlara ulaşmayı kolaylaştırıyor gibi görünse de, işler göründüğü kadar kolay değil ne yazık ki… Hatta belki de Noam Chomsky’nin dediği gibi “her yeni iletişim aracı, iletişimin kalitesini biraz daha azaltıyor”.

Günümüzde markalar dijital ve offline kanallardan eskisine oranla çok daha hızlı ve “renkli” yöntemlerle tüketiciye ulaşıyor gibi görünse de; bir şeyi “yapabiliyor” olmak, “iyi yapmak” anlamına gelmiyor… Evet, böyle bir imkan var, pek çok alternatif kanaldan markanızı anlatmanız mümkün; ama kanallar çeşitlenip/çoğaldıkça, iletişimin kalitesi de aynı oranda düşüyor.

Kaliteyi düşürmemek, yeni iletişim kanallarını doğru (kanalın ruhuna uygun) biçimde kullanmak modern zamanlarda markalardan beklenen iletişim şekli. Bu farkındalığa erişmiş markalar “bilinçli markalar” olarak ifade ediliyor.

Marka İletişiminde Modern Zaman Sorunları

Günümüzde “Girişimci Hikayeleri”, “Başarı Öyküleri” genellikle gerçeküstü bir dille anlatılıyor. Bir parça bu heyecanlı anlatım dilinin etkisi ile (daha başka nedenler de var, bu apayrı bir yazı konusu olabilir) “marka” olmak masalsı/büyük oranda şansa dayalı bir şey gibi algılanıyor; çok özendirici, çabucak olunacakmış gibi…

Yolun henüz çok başında olan pek çok marka adayı; marka olmayı düşlerken ve olabilecekken, ne yazık ki pek çoğu bu hedefe ulaşamıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri, çoğu işletmenin “marka farkındalığı” yaratmadaki eksikliği…

Çoğu işletme bir twitter veya facebook hesabının olmasını marka yaratmak için yeterli görüyor.

Çoğu işletme,“müşteri memnuniyeti” çalışmalarını geçmiş yıllarda yapılan/geleneksel yöntemlerle sürdürmeye devam ediyor.

Ne yazık ki bilinçli marka olma yolunda işler böyle işlemiyor.

Değişen dünyaya paralel, marka iletişiminin de değişmesi gerekiyor.  İşletmeler bu adaptasyon sürecine dahil olmak istemedikleri için marka bilinci oluşturma konusunda yol alamıyor.

Peki sıkça yapılan hatalar neler…

Marka Bilinci Oluşturmada Yapılan Hatalar

Hatalar tabi ki sektörlere, işletmenin büyüklüğüne ve daha başka değişkenlere göre farklılık gösterecektir… Genel bakış açısı ile işletmelerin marka bilinci oluşturmada yaptığı hataları aşağıdaki başlıklarda özetleyebiliriz…

1- Ses Eksikliği

Markanın bir sesi olması gerekiyor. Burada sesten kasıt bir dil/anlatım/ruh…

Kendine ait özel bir dili/ruhu olan, bu özel dil/ruhla markanın ne yaptığını, mesajını anlatabilen… Aktörlerin ses tonu gibi, duyduğunuzda onu birden tanıdığınız…

Harika bir fikriniz olabilir, ama onu uygun bir ses ile anlatamazsanız markanız zarar görür. Ne söylediği kadar nasıl söylediği markalar için çok önemli.

2- Çok Başlık, Çok Şey, Az İnsan (İnsan Eksikliği)

Günümüzde insanlar markalarla iletişiminde karşılarında biri olsun istiyor. Firma ile iletişim kurmak istemiyor.

Pek çok kanaldan hedef kitleniz ile iletişime geçiyor olabilirsiniz ama bu kanalları yönetecek yeterli insan kaynağınız yoksa kurduğunuz iletişim tatmin edici olmuyor.

Markanız adına iletişim kuran kişi markanızı temsil eden kişi. Bu yüzden insana değer veren, çalışanına yatırım yapan, çalışanını önemseyen işletmeler marka bilinci oluşturmada bir adım önde yürüyor.

3- Çok Fazla “Satıcı” Olmak

İşletmelerin varlığını devam ettirebilmesi için tabi ki satış yapması gerekiyor; ama sürekli bir şeyler satmaya çalışan bir işletme ne yazık ki çok itici algılanıyor.

Şöyle bir düşünün, bir şey satmak için telefonla arandığınızda hissettiğiniz duyguları; veya bir mağaza önünden geçerken sizi ısrarla içeri davet eden satıcıyı… Evet, aynı şeyleri düşünüyoruz, sahiden çok rahatsız edici.

Fakat tabi diğer bir yandan satış da yapmanız gerek. Peki bu durumda bilinçli markalar ne yapabilir? Katılımı, bağlılığı yaratacak/arttıracak bir satış politikası izleyebilir. Satış personelinden başlayarak, tüm işletmede böyle bir bilinç oluşturulmalı. Müşteriye “zorla” bir şey satmaya çalışmayan, müşteriyi rahatsız etmeyen…Müşteriyi ürüne davet eden, müşterinin ürüne katılımını bekleyen bir üslupla iletişim kuran bir satış dili… Satıcı dili değil.

4- Fazla Kalabalık Olmak

Markaların ilkeleri, maddeleri olması gerekiyor. Çok fazla şey yapmaya çalışan, her yeni modayı, akımı, fikri kısaca kalabalığı takip eden işletmeler marka olamıyor.

Markalar bir şeyi “iyi” yapmıyor, “en iyi” yapıyor.

Kendi dilini/yolunu yaratabilen işletmeler geride bir iz bırakabiliyor, farkındalık yaratabiliyor.

5- Dar Vizyon, Dar Alanlar

Markaların gelişmesi için geniş alanlar, geniş bir bakış açısı gerekiyor. Dar alanda kurulmuş bir işletme büyüme konusunda sıkıntılar yaşıyor.

Markanın kendini ifade ettiği tüm mecralar, ilerideki büyüme hedeflerine göre öngörülerek oluşturulması gerekiyor. Markanın sunduğu ürünü/hizmeti her zaman en yüksek kalitede verebileceği alanları en baştan itibaren tasarlayıp, yönetmesi bekleniyor.

6- Kolay Unutulur Olmak

Markanızı tanıttınız, marka algısı yarattınız, belli bir kullanıcı grubu oluşturdunuz. Bu noktada markanızın akılda kalmanızı sağlamanız gerekiyor.

Markanız için “harika bir ürün kullanmıştık, adı neydi?” gibi bir cümle kurdurmanız, doğru yolda olmadığınızın göstergesi.

7- Çok Fazla Çaba Göstermek

Ve son olarak markanız için çok fazla çabalıyor görünmeniz doğru bir algı yaratmıyor.

Tabi ki kaliteli ürün/hizmet sunmak, markanızı en anlaşılır şekilde ifade etmek için yaratıcı olmanız, başladığınız işi tamamlamanız gerekiyor. Ama fazla ısrarcı olmanız tercih edilmiyor. Daha rahatlatıcı, pozitif bir üslup öneriliyor.

Tüm bunların kısa bir özeti, modern zamanlarda bilinçli markalar için öne çıkan en önemli özellik markaların daha insancıl olması, duygulara hitap etmesi. Fazla “kurumsal” bir dil yerine, karşılıklı iletişim kurar gibi gerçekçi, inandırıcı bir anlatım… Daha sakin bir iletişim; dinleyen, anlayan, önemseyen…

Her Adımda Bilinçle Hareket Etmek

Modern zamanlarda gerçek bir marka yaratmak her adımda bilinçli hareket etmekle mümkün.

Vizyonumuz ne?

Markamızı “özel” kılan şey ne?

Marka dilimiz nasıl olacak?

Bulunduğumuz mecraya uygun bir dil kullanıyor muyuz, bulunduğumuz mecraya uygun hareket ediyor muyuz?

Müşterimizi, çalışanlarımızı önemsiyor, onların ihtiyaçlarını dinliyor, çözüm üretiyor muyuz?

Markamıza dair hikayeler yaratabiliyor muyuz?

Bu ve benzeri soruları her adımda sormak yol gösterici olacaktır.

Markaların nasıl ki iyi tasarlanmış bir logodan, renklerden, amblemlerden oluşan görsel bir dünyası varsa; aynı şekilde markayı yansıtan hikayeleri, vizyonu, bakış açısı, kısaca ruhu olması gerekiyor. Modern zamanlarda…

Yüksekbilgili Eğitim ve Danışmanlık

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir