Özgür Müşteri
Fatih Gümüş
İnsanların alış-veriş davranışlarını onlarca hatta yüzlerce değişkeni dikkate alarak ve işe koşarak inceleyen bilim adamları, neredeyse istisnasız müşterinin en özgür olduğu anı alış-veriş yaptığı an olarak işaret ederler. Gerekçe olarak ta şöyle söylerler: para harcayan müşteri en özgür müşteridir. Çünkü para insana, başkalarına hükmetmeyi sağladığı veya başkalarının istendik yönde ilgisini kazandırdığı için sahibini özgürleştirir. Pekiyi, bu söylem haklı mı? Bakış açısına göre değişmekle birlikte günümüz dünyasında işleyen düzen açısından kısmen haklı denilebilir.
Kısmen denilmesinin nedeni, müşterinin bilinen bilinmeyen pek çok yöntemle istediği gibi alış-veriş yapma özgürlüğünün kısıtlandığı gerçeğidir. Zira adına teknik, taktik, strateji denilen ve amacı müşteriyi iradesinin dışına çıkartarak satın almaya zorlayan pek çok yöntem müşteriyi sözde özgür müşteriye dönüştürmektedir.
Örneğin bir özgür müşteri alış-veriş sırasında şunlarla karşılaşabilir:
ECZANEDE;
Doktor hastaya iyileşebilmesi için hastalığına iyi gelecek bir reçete yazar. Hasta eczaneye gider ki, artık o bir müşteridir, reçetesini eczacıya verir eczacı ona reçetede yazan ilaç adedi kadar ilacını verir. Ancak eczacının verdiği ilaçlar genelde doktorun yazdığı ilaçlar değil, aynı işi gören farklı ilaçlardır. Bu durum müşteriye söylenmez. Bu şekilde müşteri doktorunun verdiği ilacı kullanma özgürlüğünden alıkonur.
PAZARDA;
Müşteri mahallesinin pazarından meyve veya sebze almak isteyip elini ürüne uzattığında satıcı hemen seçmece yok, bizden isteyin diyerek tepki gösterir. Müşteri seçemediği ve ücretini tastamam ödediği ürünlerle seçme özgürlüğünden yoksun bırakılarak evine gönderilir.
BANKADA;
Müşteri bir ihtiyacının finansmanını karşılamak için bankadan kredi talep ettiğinde, banka müşteriden istediği her türlü bilgi ve belgeyi eksiksiz alır ancak müşteriye krediyi tam olarak vermez ve kredinin yanında başka şeylerde satar. Örneğin müşteri bankadan 1000 TL kredi çekerse 900 TL civarında para geçer eline. Sebep ne anlama geldiğini kimsenin bilmediği dosya masrafı, kredi tahsis ücreti vb. şeyler olarak gösterilir. Ayrıca ev veya taşıt kredisi çekerse müşteri her türlü sigortayı yine bankanın sahibi olduğu sigorta şirketinden yaptırmak zorunda bırakılır. Müşteri itiraz ederse kredinin çıkartılmayacağı söylenir. Bankaya girerken özgür olan müşteri çıkarken mağdur bir müşteridir artık.
LOKANTADA;
Özgür müşteri bir misafiri ile lokantaya gider. Mönü gelir. Mönüden bir yemek seçerler ve garsonu çağırırlar. Seçtikleri yemeği garsona söylediklerinde o yemeğin bugün çıkmayacağı söylenir. Sebep? Sebep yok. Neyse, gelmişken var olan bir şey söyleyelim derler, yemek yenir çıkarken ödeme kredi kartıyla yapılmak istenir. Pos cihazı bozuk çıkar müşteri nakit ödemeye mecbur edilir. Garson daha önce getirdiği afilli sandık içindeki hesap pusulasına müşteri para koysun diye bekler. Müşteri parayı koyar. Dakikalar sonra garson para üstünü getirir. Para üstü 9 liraysa müşteriyi psikolojik baskı altında alarak bahşişi garantilemek için hepsi bozuk gelir üstü paranın. Tabii çıkarken de müşteri istemezse fatura kesilmez. Böylece müşteri seçtiği yemeği yiyemeyerek, bahşiş verip vermeme kararında baskı altına alınarak ve devletine karşı yapmak istediği görev engellenerek özgür müşteri olarak girdiği lokantadan küskün müşteri olarak çıkmak durumunda bırakılır.
TAKSİDE;
Özgür müşteri acil bir yere gitmek için taksi çağırır. Şoför sorar “nereye gideceksiniz” diye. Müşteri “çok uzak değil bir mahalle öteye” der. Şoför “kısa mesafe” diyerek oradan uzaklaşır. Ya da şoför, müşterinin gideceği yeri bilmediğinin farkındaysa 3 km’lik yol olur 10 km. tabii müşteri sıcağına anlamaz yediği kazığın büyüklüğünü. Sonradan farkına varır mesafelerin göreceli olduğunun! Taksici ile işiniz hemen bitivermez. Daha başınıza gelecek çok şey vardır. bir tane daha söyleyelim gerisini hayal gücünüze bırakalım. Özgür müşteri taksiye biner, gideceği yeri söyler ve birkaç yıl öncesinin hit parçasında söylendiği gibi “hop ordasın” bu nasıl olur diye sorarken kendi kendinize; geçtiğiniz yollarda yaya geçidi, kırmızı ışık, hız sınırlaması, sollama yapılmaz gibi trafiği yönlendiren argümanların taksicinin zihninde bilinçsel bir görünmezliğe büründürüldüğünü anlarsınız. Yanılıp söyleseniz, sanırım ışık ihlali yaptınız diye; burada mobese yok, sorun değil ve sizde gideceğiniz yere hızlıca varıyorsunuz daha ne istiyorsunuz der ve kendi varlığınızın dayanılmaz ağırlığından ağzınızı bir daha açamaz hale gelirsiniz. Ama sonuçta siz veli nimetsiniz ve ne isterseniz o olur! İşte özgür müşteri budur. Anlayana…!!!