Pazarlama ve Metaverse – Dr. Zeki Yüksekbilgili
Son dönemde belki de en çok duyduğumuz kelimelerden biri metaverse oldu. Türkçesi ile öte evren. Metaverse, geleneksel kişisel bilgisayarların yanı sıra sanal ve artırılmış gerçeklik cihazları aracılığıyla kalıcı çevrimiçi 3 boyutlu sanal ortamları destekleyen, internetin varsayımsal bir yinelemesi olarak tanımlanabilir. Daha da geniş bir tanım ile metaverse kullanıcıların sanal profillerle temsil edildiği bir sanal alanı içerir. Bu sanal dünyalar, kullanıcı kararlarına ve alan içindeki etkileşimlere dayalı olarak gelişmeye ve büyümeye sürekli olarak devam eder. Bu evren, yeni alanların ve katılımcıların katılımıyla sürekli büyüyebilir. Meta(Eski adı Facebook)’nın kurucusu Marc Zuckerberg metaverse’i “sadece bakmakla kalmayıp deneyimin içinde olduğunuz somutlaştırılmış bir internet” olarak tanımlıyor.
Her ne kadar bu kelime hayatımıza yeni girmiş olsa da, aslında çok yeni değil, kavramı ilk kez Neal Stephenson 1992 yılında yayımladığı bilimkurgu romanı Snow Crash’de ortaya atmış, bu romanda metaverse kavramı kurgusal bir dünyayı nitelemiştir. Romanda gerçek insanların avatarlarının bulunduğu üç boyutlu sanal bir dünyaya Metaverse ismi veriliyordu. Nitekim metaverse kavramı, ortaya atıldığı ilk dönemlerde aşırı abartılı ve spekülatif bir gelecek perspektifi olmakla eleştirilmiştir.
Metaverse kavramının bu kadar popüler olması ve aslında hayatımızda bu kadar hızlı kabul görmesinin temelinde yatan olgu eş zamanlılık; yani sanal ve gerçek evrenler arasında bir ayrım olmaması, kullanıcıların gerçek evrende yer alırken aynı anda avatarı sayesinde sanal evren içerisinde yer alma şansına sahip olmaları… Bir kullanıcı istediği anda dünyanın herhangi bir yerindeki konsere gidebilir, istediği kişilerle sosyalleşebilir.
Sanal evren sanal varlıkların da istenildiği gibi kullanılmasına olanak veriyor ve tabi bu da birçok farklı pazarlama fırsatını hem bireyler hem de şirketler için olanaklı hale getiriyor; örneğin Dünyanın en büyük online oyunlarından birisi olan Roblox içersinde birçok dünya markası (örneğin Gucci, Balenciaga) farklı genç kuşaklara ulaşabilmek için sanal mağazalar açmaya başladı.
Her ne kadar metaverse yatırımları hızla devam ediyor olsa da, unutulmaması gereken konulardan biri ise teknoloji; henüz metaverse’ün gerçek potansiyeline ulaşmak için gereken teknoloji ve hesaplama gücüne sahip değiliz ve bu güce sahip olmamız yaklaşık 20 yıl sürecek. Ayrıca, metavers’ün temelini oluşturan sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik teknolojilerinin, daha fazla insanın ilgisini çekecek ücrette olması için de daha çok yol almamız gerekiyor. Yani henüz metaverse için çok erken demek yanlış olmaz.
Peki gelelim asıl soruya, “biz pazarlamacılar olarak metaverse içeresinde nasıl yer almalıyız?”. İlk olarak bahsettiğim gibi henüz metaverse emekleme aşamasında ama hem VR (Virtual Reality / Sanal Gerçeklik) hem de AR (Augmented Reality / Artırılmış Gerçeklik) uzun zamandır hayatımızda. Bu teknolojiler konusunda derinleşmek, bu teknolojileri içeren içerikler ve pazarlama stratejileri üretmeye başlamak için en doğru zaman kesinlikle şimdi. Ayrıca, metaverse çok yeni olsa da, şu anda devam eden ilgi sebebiyle hedef kitlelere ulaşmak için digital pazarlama ve dolayısıyla da dijital reklam için daha istekli olmak ve konvansiyonel pazarlama yatırımlarını en kısa sürede bu alanlara kaydırmak veya her iki tarafı beraber yürütecek stratejiler geliştirmek gerekiyor.
Unutmayalım; metaverse internetin gelecekteki hali, bu yeni hal tüm pazarlama dünyasını yeniden şekillendirecek.