PR şirketi nasıl seçilir?
Mine KILIÇ / Hürriyet İnsan Kaynakları Gazetesi Editörü
Eğer şirketinizin içinde bu işleri yapan biri yoksa “mutlaka”, varsa iki kere “mutlaka” bir PR şirketiyle çalışmalısınız. Bunu sizin için değil, tamamen kendim (medya) için istiyorum. Çünkü sizing PR’cılarınız ve PR şirketlerinizle ben muhatap oluyorum. Onların önerisiyle ya da onlara başvurarak yaptığım haberin kalitesi ve zamanında yetişmesi tamamen onların performansına bağlı oluyor.
PR, şirketi bir anlamda sizin “kurumsal imajınız”. Siz ne iseniz, çalışmayı seçtiğiniz şirket de o. Beni taciz eden, abuk sabuk bültenler yollayan, çat kapı gelen, olur olmaz arayan, yaptığım işle alakası olmayan öneriler getiren, reklamcılar üzerinden üzerime çullanan, müşterisi olan şirketin gücünü tehdit unsuru olarak kullanan şirketlerden biriyle çalışıyorsanız ben sizi de “onun gibi” bilirim.
İki yıl önce bir grup PR çalışanına kısa bir sunum yapmıştım. Sunumun başlığı “PR-Medya İlişkilerinde Dokuz Kusurlu Hareket”ti. Bunlar tamamen “tecrübelerden” yola çıkarak ortaya çıkardığım “kusurlardı”.
Peki bunlar neler?
Randevusuz gelmek Aynı konuyu tüm medyaya önermek Arkadaşlık ilişkisini sömürmek Basın bülteninin ardından sürekli taciz etmek Reklam bölümünü kullanarak “haber çıksın” baskısı yapmak Müşterisini şikayet etmek Gazeteciye hediyeler göndermek Gazeteciden danışmanlık istemek Haber çıktıktan sonra takibini yapmayıp, gazeteciyi aramak…
Şirketlerin kendi içlerindeki PR bölümlerinden “genellikle” bu davranışları görmeyiz. Çünkü çok daha “acayip” şeyleri görürüz. PR işinin önemini kavrayamayan şirketler halkla ilişkiler masasının koltuğuna yeni mezun, tecrübesiz, ayakkabısını bağlamayı henüz öğrenmiş gençleri ya da basında tutunmayı başaramamış “hesapta tecrübeli” (eski) gazetecileri oturtur. Bunlar “al birini vur ötekine”dir. Yeni yetmelerle çoğu zaman şu diyalogları yaparsınız?
-Alo, orası Hürriyet İK mı?
-Evet.
-Hürriyet İK’nın sorumlusu kim?
-Gazetenin künyesinde yazıyor, oradan bakabilirsiniz.
-Ama gazete yanımda yok, almayı unuttum.
-Editörün adı Mine Kılıç.
-Editör nedir?
-Gazetenin sorumlusu.
-Reklamlara da o mu bakıyor?
-Hayır reklam bölümü ayrı.
-Bu hafta bir ilanımız var, basın bülteni de göndermek istiyoruz.
-İlan verdiğiniz için basın bülteni yayınlamıyoruz, haberse yayınlıyoruz.
-Ama bu bizim için çok önemli. Biz Hürriyet’ten başkasıyla çalışmıyoruz.
-Biz de öyle!
Sabır sınırlarınızı zorlayan bu muhabbet, iki taraftan birinin kontrolünü kaybetmesiyle devam eder. Surata telefon kapatılmasıyla da sona erer.
“Hesapta tecrübeli” eski gazeteciyle ise şu diyaloğu yaparsınız?
– Ağğğloooo, Mine sen misin? N’aaber yaaa…
– İyiyim, teşekkür ederim.
– Uzun zamandır görüşmüyoruz, hem halini hatrını sorayım hem de seni yeni işimden haberdar edeyim dedim. Ben gazeteden ayrıldım, Pencüse A.Ş şirketine geçtim.
– Hayırlı olsun.
– Bizim patronlar çok şeker insanlar, çok başarılılar.
– Ne yapmışlar?
– Şirketi yeniden yapılandırmışlar, vizyon, misyon belirlemişler.
– Başka?
– Motivasyon yapmışlar. Görsen bayılırsın, süper insanlar…
– Başka?
– Nasıl bir şey istersin? Ne işine yarar? Ona göre öğreneyim.
– Bir şey istemiyorum, senden öneri bekliyorum.
– Yaaa, yap işte bir şeyler!
Bu muhabbetse, tanışmışlığın getirdiği mecburi nezaket nedeniyle gazetecinin “danışmanlık yapması”yla devam eder. Arkadaşlığın zarar görmesiyle sona erer.
Kurumsal şirketler çoğu zaman bu pozisyonlara “doğru dürüst” insanları bulup oturturlar. Ancak bu kişiler şirket içindeki iletişimle uğraşmaktan çoğu zaman medyayla ilişki kurmaya fırsat bulamaz. Bu nedenle bir PR şirketiyle çalışmak çok hayırlı bir iştir.
10 yıldır PR şirketleriyle muhatap bir gazeteci olarak şirket seçerken ve çalışırken nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda az-çok fikir sahibiyim. İşte size kısa yollu danışmanlık. Elbette yine kendim için yapıyorum.
PR şirketini seçerken medyada çalışan “yakın dostlarınız” varsa onlara sorun. Dostlarınızın kimlerle “mutlu ve sorunsuz” çalıştığını öğrenin.
İşe alım görüşmesi yapar gibi, şirket sahibini ve varsa ortaklarını sorguya çekin. Hem kişisel özelliklerini hem de referanslarını öğrenin.
Daha önce çalıştıkları şirketlerden bilgi edinmeye çalışın.
Yazdıkları basın bültenlerinden örnekler isteyin.
“Haber çıkarma garantisi” veren şirketle görüşmeyi derhal kesip, kapı dışarı edin. Elbette siz de böyle bir istekte bulunmayın.
İki PR şirketi arasında seçim yapamıyorsanız “kriz yönetimi” deneyimi olanı tercih edin. Bu tecrübe ikisinde de yoksa “uluslararası bir şirketle çalışma deneyimi”ne bakın. O da yoksa yazı-tura atın.
Şirketinizi PR’cıya iyi tanıtın. Tüm yöneticilerinizle tanıştırın, tarihçenizi, vizyonunuzu, misyonunuzu, ne ürettiğinizi sizin kadar öğrenmesini sağlayın.
PR’cıya bilgileri zamanında ve tam olarak verin. Gazeteci karşısında küçük düşmesini engelleyin.
Gazeteci, PR şirketiniz aracılığıyla şirketiniz hakkında bir bilgi talebinde bulunduğunda “ya verin ya vermeyin”. Yapmamanız gereken şey “işi uzatmak”.
“Gazeteciye hediye verme” eğilimi olan şirketle asla çalışmayın. Böyle bir şeyi siz de önermeyin.
Gazeteciler, eski müşterileri, eski çalışanları hakkında ileri geri konuşan şirketlerden uzak durun.
Seçim aşamasında dikkat edeceğiniz son şey “maliyet” olmalı. Sektör çok büyük olmadığı için “çok ucuz” ve “çok yüksek” fiyat vermenin mutlaka bir nedeni olmalı!
PR’cılara “son dakikada” altından kalkamayacakları işleri çıkarmayın (Örneğin Perşembe günü fabrika gezisi yapılmasına karar verip, Cumartesi günü yola çıkılmasını istemek gibi).
Kendim için istediklerim bunlar. Kendiniz için istediklerinizle birleştirdiğinizde hep birlikte mutlu olacağımıza emin olabilirsiniz.