Satış Elemanının Fıtratı

Satış Elemanının Fıtratı
Fatih Gümüş

Fıtratın ne olup ne olmadığı konusuna daha önce Müşteri Fıtratı adlı yazımızda değinmiştik. Bundan dolayı fıtratla ilgili tanımsal bilgileri söz konusu yazıya havale ederek satış elemanı fıtratını konu edineceğimiz makalemize geçebiliriz.
Fıtratın meslek seçimindeki önemi hiç şüphesiz yadsınamaz. Hatta bazen fıtratla meslek o kadar iç içe geçer ki; işin duayenleri dahi “hakikaten bu işi, bu adamdan başkası yapamaz” demek durumunda kalırlar. Pekiyi, gerçekten işinde başarılı bir kişinin fıtratı ile yaptığı iş arasında olumlu yönde bir korelasyon söz konusu mudur? Veya olmalı mıdır?

Bu sorunun cevabını en iyi verebilecek kişiler olan seçme ve yerleştirme uzmanları kişilerin fıtratının yapmayı düşündükleri işle uyuşmasının hayati olduğu konusunda ısrarlılar. Çünkü diyor uzmanlar, mesleklerin ortaya çıkışını sağlayan, o meslekleri yapabileceğini düşünen insanların girişimleridir. Bilindiği gibi insanlar yaradılıştan gelen bir sevk-i ilahiye ile yapabilecekleri işler üzerine yönelirler. Böylece bir işi, o işin gerektirdiği yetkinliğe ve yatkınlığa sahip kişiler yapabilirler. Her ne kadar bazı yetkinliklerin eğitimle kazandırılabileceği üzerinde durulsa da, aslında eğitimle yapılan uygun bir temel üzerine inşa etme işidir. Hedef kitlede uygun bir temel yani fıtrat olmadığı sürece eğitimle alınabilecek mesafe istenen başarıdan oldukça uzak olacaktır. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere meslek seçiminde ve mesleki başarıda fıtrat işin olmazsa olmazlarındandır. Okumaya devam et

Özgür Müşteri

Özgür Müşteri
Fatih Gümüş

İnsanların alış-veriş davranışlarını onlarca hatta yüzlerce değişkeni dikkate alarak ve işe koşarak inceleyen bilim adamları, neredeyse istisnasız müşterinin en özgür olduğu anı alış-veriş yaptığı an olarak işaret ederler. Gerekçe olarak ta şöyle söylerler: para harcayan müşteri en özgür müşteridir. Çünkü para insana, başkalarına hükmetmeyi sağladığı veya başkalarının istendik yönde ilgisini kazandırdığı için sahibini özgürleştirir. Pekiyi, bu söylem haklı mı? Bakış açısına göre değişmekle birlikte günümüz dünyasında işleyen düzen açısından kısmen haklı denilebilir.
Kısmen denilmesinin nedeni, müşterinin bilinen bilinmeyen pek çok yöntemle istediği gibi alış-veriş yapma özgürlüğünün kısıtlandığı gerçeğidir. Zira adına teknik, taktik, strateji denilen ve amacı müşteriyi iradesinin dışına çıkartarak satın almaya zorlayan pek çok yöntem müşteriyi sözde özgür müşteriye dönüştürmektedir.
Örneğin bir özgür müşteri alış-veriş sırasında şunlarla karşılaşabilir: Okumaya devam et

Üzgünüz Ama Siz Duyuyoruz

Üzgünüz Ama Siz Duyuyoruz
Fatih Gümüş

111Satış ve pazarlama sektörünün en büyük handikaplarından biri hiç şüphesiz, satış elemanlarının müşterinin yanında, birbirleriyle girdikleri polemiklerdir. Satış elemanının bilinen bilinmeyen pek çok nedenden dolayı mesai arkadaşlarıyla müşterinin yanında veya duyabileceği mesafede tartışması ve ya daha ileri giderek itişip kakışması müşteri için alış-veriş ortamında istendik en son şeydir. Çünkü müşteri dingin bir ortamda yapmak ister alış-verişini.

Bilindiği gibi iyi ya da kötü olayların yaşanılan ortamda hatırlanma olasılıkları oldukça yüksektir. Bundan dolayı da müşteri hoş olmayan hatıraların yaşandığı ortama tekrar gitmek istemez. Zira nahoş anımsamalar tedirginlik kaynağıdır. Tedirginlik ve tedirginliğe bağlı olası gelişmeler müşterinin ayağını olay mahallinden keserek, daha huzurlu yerlere yönlendirir. Bu da işletme için kapatılması güç açık bir kayıptır. Okumaya devam et

Satış

Satış
Fatih Gümüş

Satışın onlarca, belki yüzlerce tanımını yapmak mümkündür. Zaten alan duayenleri de pek çok farklı bakış açısıyla satışı tanımlamışlardır. Tanımların ortak özelliklerine bakıldığında, hakim argümanların alıcı ve satıcı arasında yaşanan değiş tokuş olduğu görülmektedir. Usta komedyen Cem YILMAZ’ın bir gösterisinde bahsettiği parayı ver çokomeli al; yani para çokomel eğrisi satışın zihinlerde yer etmiş baskın anlamını tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Zira, satış kabaca parayı ver malı al’dır.
Satışın ortaya çıktığı günden bu yana ne olup, ne olmadığıyla ilgili tanımları, derdi bu alana akademik katkı yapmak isteyenler tarafından çok başarılı bir şekilde ortaya konmuştur. Hali hazırda kullanılan pek çok tarif konuyla ilgili hatırı sayılır bir külliyatın adeta imbikten geçirilerek ulaşılan sadelikte ve bir o kadarda anlamsal derinliktedir.
Ancak bizim burada ele alacağımız satışın ne olduğuna, daha doğrusu ne olabileceğine dair bambaşka bir boyutu. Satış, bir kurtuluştur. Okumaya devam et

Tahsilat

Tahsilat
Fatih Gümüş

Tahsilat satış ve pazarlama sektörü için sihirli bir sözcüktür. Sihri muhtevasından gelir. Müşteriyi memnun etmek için yapılan hemen her şeyin nihayet karşılığının alınmasıdır. Tahsilat düşüncesi bile hoş olan kavramdır. Bu kavramın arkasına onca emek ve onca umut gizlenmiştir. Tahsilat bundan dolayı “edilmesi” zorunluluk bildiren kelimelerle ifade edilmiştir.
Tahsilat onca önemine rağmen maalesef sektörün tam anlamıyla çözemediği, ciddi sıkıntıların yaşandığı bir konudur. Tahsilatın sorun teşkil etmesinin pek çok nedeni olmakla birlikte başta gelen sebep, satıcının sektör tarafından tahsilatçı olarak ta kullanılmasıdır. Sektör kendince haklı bazı argümanlardan dolayı satıcıların veya pazarlamacıların satışın yanında aynı zamanda tahsilat yapmalarını isterken konuya ilişkin geri bildirimlerin pekte istendik olmadığı gözlerden kaçmamaktadır.
Satış veya pazarlama elemanlarının tahsilat yapmalarının doğurduğu sıkıntının temel nedeni, satış ve tahsilat işinin birbirinden tamamen farklı yapılarda olmalardır. Öyleyse bu iki farklı işi yapacak kişilerinde işin gerektirdiği özelliklerin üzerine kolayca bina edilebileceği fıtrata sahip olmaları gerekmektedir. Okumaya devam et

Müşteri Türleri

Müşteri Türleri
Fatih Gümüş
Satış ve pazarlama sektörünün en önemli paydaşlarından biri olan müşteri, sektör içerisinde oynadıkları role göre farklı gruplara ayrılmışlardır. Söz konusu ayrımda ana belirleyici faktör müşterinin satın alma konusundaki konumudur. Bilindiği gibi her müşteri alış-veriş yapmak için gitmez mağazaya. Her birinin ayrı ayrı amaçları bulunmaktadır alış-veriş ortamında. Kimisi fiyat karşılaştırması yapar, kimisi muhabbet arar. Kimisi de asıl müşteri adına satın alma kararı vermek için oradadır.
Şimdi sırasıyla sektör paydaşları, özellikle bu işin yazar, çizerleri tarafından, müşterinin satın alma eylemi karşısındaki konumuna göre nasıl nitelendirdiklerini irdeleyelim.
 Gerçek Müşteri: Alış-verişte asıl amacı ihtiyaç duyduğu bir ürün veya hizmeti
satın almak olan müşteri türüdür. Gerçek müşteri genellikle ne alacağına önceden karar vermiş, fiyat ve kalite araştırmasını yapmış ve satın alma kararını vererek, kesin satın alma yapmak üzere alış-verişe çıkmış müşteridir. Bu tür müşteriler sektör tarafından en çok arzulanan ve gelmesi beklenen müşterilerdir. Çünkü gerçek müşteri satış elemanını fazla uğraştırmaz istediğini alır, ödemesini yapar ve gider. Satış elemanı açısından en kolay kasa kapama yapılabilen müşteridir gerçek müşteri.
 Gölge Müşteri: Satış ve pazarlama sektörü için yeni bir kavram sayılabilecek gölge müşteri kısaca bir şey satın almayan ancak alacak kişi adına satın alma veya almama kararı veren kişidir. Gölge müşteri kimdir, neye benzer, ete kemiğe bürünmüş hali nasıldır diye sorarsanız cevap basittir. O kimi zaman müşterinin eşidir, kimi zaman çocuğu, kimi zamansa bir arkadaşı ya da anne babasıdır. Kimi zamansa bambaşka biri veya birileridir. Ancak her zaman esas müşteriyledir. Telkinleri, tavsiyeleri, tecrübeleri ve daha pek çok başka müdahalesiyle esas müşteriyi satın alma kararında tahminlerin çok ötesinde etkilemektedir. Okumaya devam et

Önsezi

Önsezi
Fatih Gümüş

O gün sabah, çalışanlar çok heyecanlıydı. Şirkete, ilgili çevrelerde büyük yankı uyandıran yeni bir transfer gerçekleştirilmişti. Herkesin peşinde olduğu X man yani yeni satış ve pazarlama müdürü iş başı yapacak ve çalışanlarla tanışacaktı. Eğitime çok önem veren şirket, tanışma toplantısını beş yüz kişilik konferans salonunda planlayarak ve her çalışanın katılımını mecbur kılarak X man’e ve onun şirkete sağlayacağı katkıya ne kadar önem verdiklerini herkesin yakinen idrak etmesini sağlama amacı güdüyordu.
Yeni satış ve pazarlama müdürünün hem geçmişi, hem de sahne performansı mükemmeldi. Özgeçmişi orada bulunanları adeta büyülemişti. Neler yoktu ki özgeçmişte. En iyi okullardan mezuniyet, Türkiye’nin ve dünyanın en saygın şirketlerinin üst düzey yöneticiliği ve maddi-manevi sayısız ödül. X man kürsüden inerken herkes avuçlarını patlatırcasına alkışlıyordu. Bu şaşalı tanıtım bittikten sonra herkes görev yerlerine dönmüş ve irili ufaklı gruplar halinde yeni müdürün performansını ve geçmişini konuşuyorlardı.
Genel kanı her şeyin olumlu yönde bambaşka olacağıydı. Grupların birinde yıllardır bu işyerinde çalışan ve satış-pazarlamanın tüm aşamalarında bulunmuş Z man, konuşulanlara iyi yada kötü katkıda bulunmuyor sadece dinliyordu. Bu durum arkadaşlarının dikkatini çekmiş ve içlerinden birisi sen ne diyorsun yeni müdür hakkında diye sormuştu. Okumaya devam et

Sözde Müşteri

Sözde Müşteri
Fatih Gümüş

– Sıradan Şeylerin Sıra Dışı Kullanımı –

Satış, meslek olarak tanımlanırken kurulan cümlelerde en çok “en” kullanılan işlerin başında gelir. En zor, en heyecanlı, en canlı, en sıkıcı, en az ücretli, en önü açık, en çok para kazandıran, en hızlı ilerleme sunan, en etkileşimli gibi. Bu kadar çok “en” kullanılmasının başta gelen nedeni ise elbette satış işinin en önemli paydaşı olan müşteri faktörüdür. Biz insanlar alış-veriş ortamının verdiği o değişik atmosferden midir bilinmez, müşteri olduğumuzda birden değişiveririz. Alış-veriş yapacağımız yere girdikten sonra artık sadece müşteri değilizdir. Zaman zaman kendimizin bile garipsediği bir fıtrata bürünürüz. Kimine göre olağan bir şeydir bu; kimine göreyse insanın çok yönlülüğünün bir sonucu. Sıradan şeylerin sıra dışı kullanımı adında içeriğini çok güzel anlatan bir kitap vardı. Söz konusu kitap hayatımızda hemen her gün kullandığımız ve artık kanıksadığımızdan dolayı kullanımında motor öğrenme sağladığımız şeylerin üretim amaçlarının hangi işler için ve nasıl kullanılacağını ele alıyor. Alış-verişte bir alet, edevat olmasa da günlük hayatımızda yaptığımız sıradan bir şey ancak o da, müşterilerin zihinsel egzersizleri sonucu çok farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Yaşanmış olaylardan örneklerle alış-verişin hangi amaçlar için kullanıldığına bir göz atalım. Bu konuda en sık rastlanan örnek büyük marketlerde çalışan satış elemanı bayanlara alış-veriş sırasında ayaküstü dünür olunmasıdır. Eline hiç ihtiyacı olmayan bir ürün almış ama market alış-verişi için şık sayılabilecek bir kıyafetle daha önceden defalarca gözüne kestirdiği kızın yanına usulca sokulmuş bir teyze görürseniz anlamalıyız ki, müşteri rolündeki teyzemiz büyük ihtimalle kendince gelin adayı için ön yoklama yapıyordur. Okumaya devam et

Satış Elemanı ve Hayal

Satış Elemanı ve Hayal
Fatih Gümüş

Hayal kurmak belki de en çok satış elemanına yakışır. Koşturmaca ile geçen mesai saatlerinde fırsat bulamasa da hayal kurmaya sabah işe giderken akşam eve dönerken kurar hayallerini satış elemanı. Hayalde konu sıkıntısı pek çekilmez. Ancak tekrara düşüldüğü çok olur. Tekrar edilen hayalde hemen hemen hiç ilerleme kaydedilmez. Çünkü hayal, sonu istendik şekilde bitirilse bile kurulduğu aşamalar kadar haz vermez. Bundan dolayı da hemen hiçbir hayal bilinçli olarak bitirilmez. Ancak bazı hayaller vardır bir an insana gerçekmiş hissi verir. Kurgulanan her şey gerçeğe bire bir uymaktadır. Ne dışarıda kalan, ne de eksik kalan bir şey söz konusudur.

Bu hal gerçekle hayalin buluşma noktasının başlangıcıdır. Zihinle dış dünyanın örtüştüğü ve insanın karşısına hayatı boyunca bir, hadi bilemediniz iki kez çıkabilecek bir durumdur. Bu duruma atalarımızın “yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer” sözü fazla söze hacet bıraktırmayacak şekilde açıklık getirmektedir. İşte gerçeğe bu kadar yakın bir hayal kuran satış elemanı eğer birazda cesareti varsa hemen kolları sıvar ve hayalini dış dünyaya taşımaya başlar. Hayali gerçeğe taşımak hemen somuta dönüşmez, zihin süreci bir süre daha devam eder. Bu süre en iyi ihtimalle birkaç ayı bulur. Okumaya devam et

Satış Elemanı

Satış Elemanı
Fatih Gümüş

Mesleği icra edenlere göre belki dünyanın en zor işi, dışarıdan bakanlar için önemsiz, basit bir pozisyon, işin düşünce boyutunda yer alanlar içinse dünyanın üzerinde döndüğü bir iş satış elemanlığı. Görüldüğü gibi değerlendirmeler, değerlendirmeyi yapanların bakış açısına göre, olaya nereden baktığına göre yani, satış elemanlığı ile ilişkisine göre değişiyor elbette, ama genel anlamda söyleyecek olursak; satış elemanlığı, iki benzer resimdeki yedi fark gibidir. Varlığını anlamak için dikkatli bakmak gerekir. Eğer alış-verişiniz sırasında bir sorunla karşılaşmazsanız satış elemanı sizin için sadece alma ve verme sürecindeki bir yazarkasa, pos cihazı veya barkod okuyucu gibi bir argüman olarak görülebilir. Çoğu müşterinin yaptığı gibi kafanızı kaldırıp bir merhaba bile demeyebilirsiniz. İşinizi görüp çıkıp gidersiniz. Ama bir sorunla karşılaşırsanız veya canınız birini fırçalamak isterse satış elemanı farkına vardığınız ilk kişi olur. Sorununuzun durumuna göre ona ya çok saygıdeğer bir kişiymiş gibi davranırsınız, ya da kavgada bile söylenmeyecek sözleri söyler ve ağzının payını vermenin rahatlığıyla içinizi soğutursunuz. Konuyla ilgili bir örnek vererek anlatmak istenileni somutlayabiliriz.

Uluslararası bir satış ve pazarlama toplantısına davet edilen sokakta çiçek satan bir kadına satışın püf noktalarına yönelik bir soru sorulmuş. Soru şöyle. “Sizden çiçek almak isteyen bir müşteriniz sizce meçhul bir sebepten dolayı kızgınsa ona nasıl davranırsınız? Çiçekçi kadının cevabı “Ondan korkuyormuşum gibi yaparım” olmuş. Tabii katılımcıların tepkisi tahmin edebileceğiniz gibi uzun süreli alkış olmuş. Cevabı veren çiçekçi kadın veya alkışlayanlar bu cevabın altında yatan bilimsel sebebi biliyorlar mıydı meçhul ama cevap doğru. En azından doğrulardan biri. Şöyle ki, kızgın bir insan, büyük ihtimalle kendini mağlup hisseder, ya gücü yetmediği için veya başka sebeplerden dolayı kendisini kızdıran kişi veya kişilere hak ettiklerini düşündüğü tepkiyi verememiştir. Bundan dolayı da iletişime geçeceği ilk kişiye, yapacağı en küçük bir hatada ya da ona hata gibi gelecek bir durumda tüm hıncını boşaltacaktır. Satıcı kadın, bilimsel açıklamasını bilmese de yılların verdiği tecrübelerden böyle birine karşı, ondan korkuyormuş gibi davranmanın müşteriye iyi geleceğini, onu rahatlatacağını ve ona kaybettiği güvenini geri vereceğini bilmektedir. Bu bilginin gereğini de doğru zamanda yaparak ödülünü almıştır.

Okumaya devam et