Pazarlama Değişiyor

Pazarlama Değişiyor
Yrd. Doç. Dr. Zeki Yüksekbilgili
http://www.zeki.yuksekbilgili.com

Pazarlama sürekli değişiyor ama bizler bazen bu değişimi anlamakta, analiz etmekte ve bu değişime uygun hareket etmekte zorlanıyoruz. Son dönemlerde danışmanlığını yaptığım birçok şirketin yöneticileri ile hep aynı şeyleri tartışıyoruz. Bu dönemde elde ettiğim tecrübeleri sizlerle paylaşmak istedim.
Pazarlamadaki değişimi hepimiz net bir şekilde deneyimliyoruz, ben bu değişimi şu şekilde anlatmayı çok seviyorum;
• 1950’ler: Ne verilirse onu alırsın,
• 1970’ler: Ne alabilirsen onu alırsın,
• 1990’lar: Ne istersen onu alırsın.

Artık bulunduğumuz zamanda bütün kolar müşterinin elinde ve hepimiz o müşteriyi bulmak, elimizde tutmak için çalışmak zorundayız.

İşte burada hala anlamakta zorlandığımız bir konu var; “mevcut müşteri değeri”. Hemen her işletmenin pazarlama bölümü sürekli yeni müşteriler bulmak için çalışır, kaynak kullanır, para harcar. Ama tüm bu çabaların yanında aynı işletmelerin ellerinde müşteriler vardır ve bu müşterileri nasıl olsa elde ettikleri için hep onlarla beraber kalacaklarından emin olduklarından bu müşteriler için hiçbir şey yapmazlar, bunun yerine yeni müşteri bulmaya odaklanırlar. En basitinden telefon operatörlerini bir düşünün; her operatör mevcut operatörünü bırakıp kendilerine geçen müşterilerine müthiş avantajlar sunuyor (örneğin 5000 dakika ücretsiz konuşma hakkı). Ama aynı operatörler mevcut müşterilerini elinde tutmak için çok fazla kaynak kullanmak istemiyorlar. Aynı yaklaşım ne yazık ki birçok işletme için de aynı. Okumaya devam et

WhatsApp Uygulamasını Bir Pazarlama Aracı Olarak Kullanmak

WhatsApp Uygulamasını Bir Pazarlama Aracı Olarak Kullanmak
Dr.Zeki Yüksekbilgili

whatsapp-logo2016 yılında pazarlamada yaşanacak değişimleri paylaşırken “tüketicileştirme” yani bireysel teknoloji ürünlerinin çalışanlarca kurumlar içerisinde de kullanılmaya başlanması ve kurumların vazgeçilmezi haline gelmesi konusunu tüm mecralarda tartışmıştım. Akıllı telefonlar ve tabletlerin kullanımının yaygınlaşması hatta vazgeçilmez olması ile Skype ve WhatsApp gibi yazılımların kurumlardaki teknolojik değişimin en büyük etkenleri olacağını öngörmüş ve tüketicileştirmenin pazarlamayı özellikle de mecraları değiştireceğini söylemiştim. Bu yazımda da tüketicileştirmenin pazarlamaya uyarlanmasına bir örnek oluşturabilecek, tamamen ücretsiz ve etkin bir uygulamayı bu bakış açısı ile inceleyeceğiz; WhatsApp uygulamasının bir pazarlama aracı olarak kullanılmasını…

Facebook’un 19 milyar dolara satın almasının ardından daha da büyüyen WhatsApp, dünyanın en popüler mesajlaşma servisi haline geldi. Dünya genelinde 800 milyondan fazla aktif kullanıcıya sahip WhatsApp uygulaması Android’de bu zamana kadar en çok indirilen 5’inci uygulama olma unvanına sahip. WhatsApp’ta günde 30 milyar mesaj gönderiliyor ve alınıyor. Günlük gönderilen sesli not sayısı ise 200 milyonu buluyor. Uygulamayı indiren ve yeni kayıt olanların sayısı ise günde 1 milyon. Birçok ülkede kullanıcılar haftada ortalama 195 dakikayı uygulamada geçiriyor. Üstelik uygulamanın diğer kanallara göre önemli avantajları var; Okumaya devam et

E-Ticarette Etkileşimi Arttırmak İçin Hemen Sonuç Alabileceğiniz 6 İpucu

E-Ticarette Etkileşimi Arttırmak İçin Hemen Sonuç Alabileceğiniz 6 İpucu
Dr.Zeki Yüksekbilgili

Bilgisayar, tablet veya cep telefonu gibi mobil cihazlar aracılığıyla internet üzerinden yapılan işlemler “Online” olarak adlandırılma, ürün ya da servis siparişi online kanaldan verilen, teslimatı online ya da çevrimdışı (elden, kargo aracılığı vb online olmayan teslimatlar) olan, ödemesi online kanaldan ya da çevrimdışı (kapıda ödeme, havale, eft vb) yapılabilen alışveriş is e-ticaret olarak adlandırılmaktadır. Artık sayısal dünya artık geleceği ifade etmemekte, tam anlamıyla sayısallaşan bir dünyaya bugün erişebilmekteyiz. Türkiye’de e-ticaretin 2015 yılı hacmi 25 milyar TL, e-ticaretin genel perakende içindeki payı ise % 1,3[1]. 2015 yılında e-Ticaret yıllık %31’lik bir artış göstermiş durumda[2]. Dolayısıyla birçok girişimci, e-ticarette etkileşimi arttırabilmek için çaba harcamaktadır. Bu makalede, e-ticarette etkileşimi arttıracak ipuçları paylaşılmaktadır.

1

Okumaya devam et

İnternet Ortamında Sponsorluk

İnternet Ortamında Sponsorluk
Gözde Ortancil

Sponsorluk, temel olarak, bir kurumun ya da kuruluşun doğrudan herhangi bir kar göz etmeksizin halk yararına yönelik faaliyetlere ayni ya da maddi yardım sağlamasıdır. Bunun karşılığında sponsor olan kurum ya da kuruluş faaliyet çerçevesinde hedef kitlesi ile buluşma, kendisini tanıtma ve imajını olumlu yönde geliştirme fırsatı yakalamaktadır. Sponsorluk faaliyetleri sadece kar amacı güden kuruluşlar ya da genel olarak ticari şirketler tarafından gerçekleştirilmemektedir. Bu tür ticari işletmelerin yanı sıra belediyeler, çeşitli dernekler ve benzerleri de çeşitli organizasyonlara, faaliyetlere sponsor olabilmektedir. Bununla birlikte birçok akademik çalışmada ya da bu konu ile ilgili birçok kaynakta sponsorluk ticari şirketlerin üstlenmekte olduğu şekli ile ele alınmaktadır.
Sponsorluk projeleri çeşitli alanlarda gerçekleştirilebilmektedir. Genel olarak sponsorluk türlerini beş temel başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; Spor faaliyetlerine sponsorluk, Kültürel faaliyetlere yönelik sponsorluk, Sosyal sponsorluk, Bilimsel projelere ve faaliyetlere yönelik sponsorluk ve Çevreye yönelik sponsorluk faaliyetleridir. (http://www.pr-werkstatt.de/blickpunkt/index.shtml) Okumaya devam et

Üstün Hizmet… Ama Nasıl?

Üstün Hizmet… Ama Nasıl?
Jale Önder

Otelde, restoranda, hastanede, mağazada, bankoda, stantda, nerede olursa olsun, müşterilerle karşı karşıya gelen elemanların, satış yapmalarının ve servis vermelerinin dışında, şirketi temsil etmek gibi çok öncül bir görevleri daha vardır. Bir müşteriye, ilk temastan sonra, tekrar sizinle çalışma ya da çalışmama fikrini verecek olan yine bu elemanlardır. Sizinle çalışmak üzere kuruluşunuza gelenler ya sadık müşteriniz olur, ya da bir kez daha karşılaşmamak üzere sizi terk ederler.
Üstün hizmetin tam ne olduğu konusunda değişik fikirler var…
Bunun nedeni ise, verilen hizmetin değerlendirilmesinin, insanların beklentilerine bağlı olması ve hizmet konusundaki görüşlerin kişisel olmasıyla ilintilidir.
Bugünün yüksek rekabet ortamında birlikte yaşayan, değişik sektörlerdeki bir çok kuruluşun benzer özelliklere sahip olduğunu görebiliyoruz; şık binalar, geniş yelpazeye yayılmış ürün çeşidi, güzel dekore edilmiş ortamlar, kaliteye uygun fiyatlar. Peki…“daha çok tercih edilen ve kazanan” olmanın yolu nereden geçiyor?… “En İyi Kişisel Hizmeti Sunmak”tan.
Bugünün müşterisi kuruluşunuzdan, şu sözcüklerle özetlenebilecek hizmeti bekler: “Daha Hızlı”, “Daha İyi” ve “İsteklerime Uygun”. Kazanan olabilmek için, müşterilerin ne istediklerini iyi analiz etmek, istek ve gereksinimleri karşılamakta esnek davranmak, müşterilerimize yalnızca ürünümüzü kullanan birileri olarak bakmamak, ürün ve hizmetlerimizi müşterilerin gereksinimlerine tam olarak uyarlayabilmek yükümlülüğümüz vardır. Okumaya devam et

Üreticilerimizin Markalaşması Ve Zincir Marketler

Üreticilerimizin Markalaşması Ve Zincir Marketler
Ufuk Gergerlioğlu
http://www.paradigmaconsultancy.com

Zincir marketlerle çalışmak, markalaşma yolunda ilerlemeye çalışan üretici firmalarımız için hem bir fırsat hemde bir tehdit olarak algılanmalıdır. Zincir marketler, özellikle uluslarası zincir marketler, kendi sistemlerini, her yönüyle değerlendirerek koruma altına almak zorundadır. Çünkü, zincir marketlerin maliyet yükü çok yüksek düzeydedir. En ufak bir sistem bozukluğu, zincir marketlerin çok zor duruma düşmelerine sebebiyet verebilir. Bu temel sebeplerden dolayı, zincir marketlerle çalışma konusunda üreticilerimizin, çalışma sistemlerini çok iyi düzenlemiş olmaları gerekmektedir. Bazı üretici firmalarımız zincir marketlere ürün vermenin çok karlı olduğunu düşünüp bir anda zincir marketler aracılığı ile markalaşabileceklerini zannedebilirler.
Çok büyük olarak nitelediğimiz üretici firmalar bile kendi sistemlerdeki aksaklıklardan dolayı zincir marketler karşısında zor durumda kalabilmektedir. Bilhassa ürün kategorisi geniş olan üretici firmalarımız, kendi sistemlerindeki yoğun bürokratik yapılanmadan dolayı büyük bir valör kaybı yaşamaktadırlar. Üreticilerimiz kafasında “marka olmak için zincir marketlere ürün vermek gereklidir” uzlaşısı hakim görünüyor. Okumaya devam et

Büyük Veri

Büyük Veri
Dr.Zeki Yüksekbilgili

222Gerçekten inanılmaz bir dünyada yaşıyoruz. Bu gün, her 24 saatte 2.5 kentilyon (25000000000000000000 – 2,5 ve 18 tane sıfır) byte veri üretiyoruz. Veri üretme konusunda o kadar ileri gittik ki; Dünya’da üretilen toplam verinin %90’ı son 2 yılda üretildi. Bu veri sosyal medya paylaşımları, arama motoru verileri, elektronik postalar, bloglar, fotoğraflar, videolar, GSM operatörlerinden elde edilen arama kayıtları gibi birçok farklı kaynaktan elde ediliyor. İşte elde edilen tüm bu verilerin anlamlı ve işlenebilir olarak dönüştürülmüş biçimi ‘büyük veri’ olarak adlandırılıyor.

Bu hızda veri üretilmesi durumunda, 2020 yılında Dünya’da kaydedilen verinin 35 Zettabyte (1 Zettabyte = 1.099.511.627.776 Gigabyte) gibi devasa bir boyuta ulaşacağı tahmin ediliyor. Tam da bu noktada önemli iki problem ile karşı karşıyayız; bu veriyi saklamak (Twitter her gün 7 terrabyte, Facebook 10 terrabyte veri saklıyor) ve bu veriyi hızla analiz etmek ve sonuç çıkartmak… Okumaya devam et

Tahsilat

Tahsilat
Fatih Gümüş

Tahsilat satış ve pazarlama sektörü için sihirli bir sözcüktür. Sihri muhtevasından gelir. Müşteriyi memnun etmek için yapılan hemen her şeyin nihayet karşılığının alınmasıdır. Tahsilat düşüncesi bile hoş olan kavramdır. Bu kavramın arkasına onca emek ve onca umut gizlenmiştir. Tahsilat bundan dolayı “edilmesi” zorunluluk bildiren kelimelerle ifade edilmiştir.
Tahsilat onca önemine rağmen maalesef sektörün tam anlamıyla çözemediği, ciddi sıkıntıların yaşandığı bir konudur. Tahsilatın sorun teşkil etmesinin pek çok nedeni olmakla birlikte başta gelen sebep, satıcının sektör tarafından tahsilatçı olarak ta kullanılmasıdır. Sektör kendince haklı bazı argümanlardan dolayı satıcıların veya pazarlamacıların satışın yanında aynı zamanda tahsilat yapmalarını isterken konuya ilişkin geri bildirimlerin pekte istendik olmadığı gözlerden kaçmamaktadır.
Satış veya pazarlama elemanlarının tahsilat yapmalarının doğurduğu sıkıntının temel nedeni, satış ve tahsilat işinin birbirinden tamamen farklı yapılarda olmalardır. Öyleyse bu iki farklı işi yapacak kişilerinde işin gerektirdiği özelliklerin üzerine kolayca bina edilebileceği fıtrata sahip olmaları gerekmektedir. Okumaya devam et

Pazarlamada Hak Ettiğini Değil, Müzakere Ettiğini Alırsın

Pazarlamada Hak Ettiğini Değil, Müzakere Ettiğini Alırsın
Ertan Şimşek

Müzakereler iletişimin kaçınılmaz bir parçasını teşkil etmektedir. Kurum içinde veya işsel hayatınızda her birey sonuca ulaşma ve çözüm ihtiyaçları doğrultusunda fikir alışverişinde bulunma ve iletişim kurmak zorundadır. Müzakere Teknikleri Kişisel ya da grup müzakerelerinde gerekli becerilerin kazanılmasını, insan ilişkilerindeki güvenin oluşturulmasını, karşılaşılan anlaşmazlıkların yönetilmesini ve çözülmesini yani verimli bir şekilde karşılıklı uzlaşılabilmesi için bireylere gerekli becerileri kazandırmayı amaçlar. Pazarlama da Müzakere etme becerilerinin gelişmiş olması ve güven duygusunun oluşturulması, hedef odaklı, kazan-kazan ve hatta iki kişinin kazanmasından üçüncü birin de kazanması prensibine dayalı, verimli görüşmelerin yaşanmasını sağlayacaktır. Bilgi vermenin yanı sıra bir davranış geliştirme olup, pazarlamada konuya ilişkin temel davranış kalıplarını benimsemesini ve uygulayabilmesini sağlar. Okumaya devam et

Cepte Müşteri

Cepte Müşteri
Fatih Gümüş

Dan Airley tarafından kaleme alınan “Akıl Dışı Ama Öngörülebilir” adlı kitapta yazar, insanların yaptığı bazı şeylerin, kendilerince ve diğer insanlarca mantıksız, hatta akıl dışı olarak görülmesine rağmen, mantıklı bir sebebe dayandığından bahsetmektedir. Bu bahis bize başımıza gelen olaylar karşısında sergilediğimiz davranışlarımızın henüz çözülememiş bir arka planı olduğunu göstermektedir. Öyle ki, bu arka plan, bir olay karşısında ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı bize işaret ediyor ancak neden öyle davranmamız gerektiğini söylemiyor. Biz buna kısaca sevk-i ilahi diyoruz.

Uzun sayılabilecek bu öznel ve nesnel girişten sonra asıl konumuza yani cepte müşteriye dönersek, pek çok işletme, müdavimleri olan müşterileri çantada keklik görüp, onları elde tutmak için yatırım yapacaklarına yeni müşteriler kazanmak için çabalıyor. Oysa Cepte müşteri, ya da kazanılmış müşteri asla sadece bir kişi değildir. Yapılan araştırmalar müşterilerin herhangi bir işletme hakkındaki olumlu veya olumsuz görüşlerini en az dokuz kişiye aktardığını göstermektedir. Aktarım hızının azalmasına rağmen görüş aktarılan dokuz kişide başka kişilere ikincil bir aktarım yaparak geniş bir etki halkası oluşturmaktadır. Yani cepte sanılıp ilgilenilmeyen müşteri, işletme daha farkına varmadan ilk etapta dokuz  kişinin ayağını o işletmeden kesebilir veya dokuz  kişiyi işletmeye bağlayabilir. Hal böyleyken işletmelerin, daha maliyetli olmasına rağmen yeni müşteri peşinde koşmalarını mantıklı sebeplerle açıklayabilmek güçleşiyor. Bundan dolayı da işletmelerin bu davranışlarını yukarıda bahsettiğimiz gibi “Akıl dışı ama öngörülebilir” olarak kabul etmekten başka çıkar yol kalmıyor. Okumaya devam et